10 Eylül 2023 Pazar

İzmarit,Duman,Yalnızlık

 İzmarit dolusu bir kül tabağı 

Duman kokulu karanlık bir oda 

Yalnız kokan koca bir yatak 

Ve umutsuzluk dolusu küçük bir beden 

Ruhtan bahsetmiyorum bile 

Bu kadar acının içinde sıkışıp kalmış savaşmayı bile beceremeyen bir ruh bahsedilmeye değmez diye düşünüyorum. Karanlık gecenin denize vuran manzarasından dökülüyor dizelerim buraya,içimde aylarca sıkıştırıp gömdüğüm acılarımdan dökülüyor kan dolu kelimelerim. 

Düşmek demişler düşmek,aslında sen kolay kolay düşmezsin de çelme takmıştır birisi ve bak düştün demişlerdir gel elinden tutalım da kaldıralım seni derken birden ellerini çekmişlerdir ve sen tekrar düşmüş olursun,aynı zamanda da bunları göremeyecek kadarda kör,yere çakılana kadar uçtuğunu sanarsın aslında yanında olan insanlarla uçuyorsun ve bu çok güzel bir şey olduğunu düşünürsün ta ki sen yere çakıldığında etrafında sandığın insanların sana yukardan baktığını görene kadar,dizlerin acıyana kadar,nefesin kesilene kadar. Ne zor birşey miş bu düşmek kalkmak da cabası,kendi düşen ağlamaz derler ama aslında kimsenin seni kaldırmaya yardım etmemesine ağlarsın 

Gecenin 4ünde 

Ay ışığında

Bir elinde şişe 

Bir elinde bitmiş sigaran ile 

Önündeki manzaraya bakarken bulursun kendini.

Bitmiş,

Tükenmiş,

Sessiz.

Herkes seni manzarayı izliyorsun sanar ama sen o koca şehirde denizin kenarında en kalabalıkların ortasında milyonlarca ışığın karşısında tek başına her ışığını bir derdini yansıttığını görürsün,bu acımasız dünyanın derdinin ne olduğunu anlamaya çalışırsın ama tek bir şey 

Tek bir şey takılır kafana...

Onca kalabalıkta senin sırtını yaslayacağın bir duvardan başka birşeyinin olmadığını.

Daha da karmaşıklaşır ışıklar,birbirine girer bütün hepsi ve bu acımasız dünyanın derdinin ne olduğunu anlama çabası daha da karmaşık hale gelir.

Yanaklarında ıslaklık,

Parmak uçların uyuşuk,

Tokat yemiş bir çocuk misali eve dönersin.

  İzmarit dolusu bir kül tabağı 

Duman kokulu karanlık bir oda 

Yalnız kokan koca bir yatak  seni bekler....

3 Mayıs 2022 Salı










Alın Beni Ben Yapan Her Şeyi Benden



Alın içimdeki insanı bu kadar yük taşımak bana ağır gelir 
nefesimi kesen gecelerde başımı kaldıramadığım yastıklardan kurtarın beni 
alın içimdeki insanı beni ben yapan bunlardır belki ama duygularım beni parçalıyor 
kendi kendini imha eden bir bomba gibiyim resmen 

alın içimdeki vicdanı 
bana zarar veren her şeye karşı tepkisiz kalıyorum 
tıpkı kum torbası gibi 
üzerlerimde streslerini atıp gidiyorlar 
alın içimdeki vicdanı belki beni ben yapan budur ama ben taşıyamıyorum artık 

alın içimdeki tüm duyguları sert bir duvar olayım herşeyin karşısında 
hayat belki böyledir inişli çıkışlı ama benim gücüm yok inip çıkmaya 
alın içimdeki tüm duyguları kaskatı durayım hayatın karşısında 
belki biri de gelir benim sert duvarlarıma resim çizer 
o zaman belki yeşeririm 
ama alın içimdeki tüm duyguları 

kaskatı durayım acılarıma karşı hatırlamıyayım mesela kokuları 
alın içimdeki hatıraları kayıplarımı hatırladıkca burkulmasın mesela yüreğim 
dökülmesin gözyaşlarım temizlenmesin ruhumda kapkara olayım 
karanlıkta zaten gözükmüyordum 
alın içimdeki hatıraları 

alın bendeki bütün izlerinizi hayatın kanunu bu bir gün herkes gidecek demeyin 
üzerimde izlerinizi taşımak bile yoruyor beni 
alın bendeki bütün izlerinizi 
hatırlamıyayım ardınızdan güzel izlerinizi 
sırtımdaki çuval çuval dünyayı kaldırıp atın mesela 


alın tüm nefesimi benden 
bıçak gibi saplanıyor yüreğime özlem 
belki o zaman acımı kesmiş olurum 
benim cesaretim yok böyle şeylere ellerim titrer yapamam 
vicdanımda izin vermez hem 
alın tüm nefesimi benden 


verin bana çocukluğumu her yere resimler çizeyim 
sevmek sevilmek ne demekmiş herkese göstereyim 
verin bana çocukluğumu avcumada demir para koyun 
mutluluk nasıl yaşanılır göstereyim tüm dünyaya 
elini tutayım herkesin gülümseyeyim her şeye 

verin bana güzel yıllarımı 
annemin gözyaşlarını silmeden büyüyeyim 
eve gelirken genç yaşımda evin faturalarını kontrol etmiyeyim posta kutusunda 
verin işte bana güzel yıllarımı 
dostumun mezarıyla değil kendisiyle dertleşeyim 
toprağa değil onlara anlatayım tüm dertlerimi 
sarılayım mesela boyunlarına
sadece ikimizin anladığı bir şeye gülelim mesela sessiz sessiz 
verin bana güzel yıllarımı 


yazarken farkettim aslında 2 sene geçmiş yaşanılanlardan bu yana ama bana neden dün gibi hala 
verin bana yıllarımı geri belki o zaman daha çok severim insanları 
uykuyu 
yemeği 
gezmeyi 
daha alacağım çok şey var sizden ve bu kadar çokluk onların yokluğu etmiyor
versenizde bir vermesenizde kayıplarım büyük... 















19 Şubat 2022 Cumartesi

Diyelim'ki Gitmedim.


Diyelim ki gitmedim.
Ne olacaktı o zaman  
Her sabahın 6'sında kalkıp  3 kuruş kazanmak için başkasının hayallerine ulaşması için çalışmaya gidip durup durmadan ezilen bir genc olarak yaşamaya devammı edicektim ? 

Diyelim ki gitmedim.
Bütün gün herkesin ihtiyacını giderip akşam yorgun argın eve geldiğim zaman bir sürü sıkıntıyla baş başa çıkmak için canımın her zerresini sıkarak ciğerim solana kadar sigara mı içicektim ?

Diyelim ki gitmedim.
Ne olacaktı o zaman
Duygularını kimsenin önemsemediği hergünün devamını getirmek için yapmacık insanların kendi vicdanlarını rahatlatmak için kurduğu cümlelere gülerek cevap verip gece yatakta sessiz sessiz ağlacakmıydım ? 

Diyelim ki gitmedim.
Yalnız oturduğun mekanda kalabalık masaların arasında kahkahaların altında 
Ezilmekten kaçınıp yalnızlığıma yalnızlık katarken yaşamaya devammı edecektim ?

Diyelim ki gitmedim ?
Ne olacaktı o zaman
İyi niyetimin her geçen gün bir fazlası daha harcandığı bu dünyada etrafa gülücükler kelebekler bırakıp ortalıkda mı gezeceğim.

Yoruldum artık nefes almaktan zorunda olmaktan dert denizinde kulaç atmaktan yoruldum artık üstüme basılıp geçilmesinden
Yoruldum artık cümlelerimi yutmaktan.
Yoruldum.
Yoruldum.
Yoruldum.
Yoruldum.
Her geçen gün gözlerimi bu dünyada açmaktan yoruldum.

18 Şubat 2022 Cuma

Biliyorum,bilmiyorum. 


Sessiz adımlarla yürüyorum 

Issız sokaklara 

Durdurak bilmeden yaşıyorum 

Ne olacağı belli olmayan yarınlarda 


Adım adım her gün yaklaşıyorum 

Arsız duygularla 

Toprak olacak bedenim biliyorum 

Yağmur sonrası kokusu burnumda 


Çınar olup açılacak bedenim biliyorum 

Sonsuz topraklarda 

Belki bu gün belki yarın son olacak biliyorum 

Karanlık yaşamımda 


Nasıl geçicek bu amansız acı bilmiyorum 

İçim hep yanmakta 

Atlatacakmıyım bu günlerimi bilmiyorum 

Yürüyorum karanlıkta.

Ne geçeceğini biliyorum ne de ne zaman biteceğini bilmiyorum 

Biliyorum ya da bilmiyorum bilinmezliğin içinde hapsolmuş zifiri karanlıkta ayna arıyorum ,kendimi görmek için bakındığım bu aynalarda, kendi karanlığım da kayboluyorum. Belki bir ışık veya bir kıvılcım yetecek nefes almaya ama gördüğüm benden korkacakmıyım bilmiyorum tek bildiğim var oda acımın sesidir onu da nasıl tarif edeceğimi bilmiyorum.


 








9 Şubat 2022 Çarşamba


SEVGİLİ BİLGE

 


-sevgili bilge,ben sana aşkın sevginin yalan olduğunu ve bir hiçlikten ibaret olduğunu söylesem ne yaparsın ?

Yada bütün saf ve temiz duyguların hepnin bir karşılık veya bir çıkar olduğunu söylesem. 22 yaşında bir gencin 1 avuç mutluluk uğruna 15 lira verip içtiği otdan bahsetsem mutluluk için birşeylerden fedakarlık eden bir gençten.

Veya hayatında en azından sevdiği insan tarafından hiç sevilmemiş tek başarısı eve gelirken kavga etmeden gelebilen bir çocuğun mutluluğun yumruklardan ibaret olduğunu söylesem ne hissedersin.

Avuclarını acıp göğe haykırsam bu düzenin bozulması için işe yararmı ki ? Yada isa gibi denizi mi ikiye bölmem lazım ? Bu düzene sevgiyi,iyiliği,aşkı,paylaşmayı nasıl öğretebilirim ? Yoksa benimde onlar gibi olup umursamammı gerekiyor ? Duyguları incinmiş bir babayı anlamamammı yada yanağında beş parmak izi duran bir anneyi dinlememek mi bunları nasıl başaracağım bilge ? 

Cevabın yok demi ben bu yüklerden kurtulamıyorum bilge avuclarımda kesiklerim var benim bu düzene doğrultabileceğim tek silahım sözlerim oluyor ama yetmiyor bunlara. Anlatamıyorum kimseye kendimi,kafamın içini herkes bir gösteriş herkes bir kibir gurur peşinde. 

Hani sanatçılar ölünce eserleri değerlenir ya belki olurda becerebilirsem ölmeyi buraların değerlenmesini istiyorum.  Sosyal medyada viral olsun mesela bakın 22 yaşında bir genç bu düzen uğruna kendine kıydı daha ne kadar birbirinizi kıracaksınız desin. Yada kimse umursamasın ama değer bilen okurlarım olursa sokaklara yazılarımı assınlar.

Artık inancımı bende yitiriyorum bilge.

Kalpsizleşiyorum kendi içimde,yaptığım onca şeyin bir hiçe savurup atar gibi. Sevsem veya sevmesem de birşey değişmiyor dünyamda veya kızsam ya da kızmasam küsesim de var ama hiçbir önemi yok hiçbirinin benim bir önemim olduğunu hissetmiyorum tabi ki etrafımdaki insanlar bunu okuyunca nasıl ya diyebilirler...

Kos kocaman bir ayna koyup önlerine kendilerine bakmalarını istiyorum bilge.

İnsanlar öyle ki herşeyi yapabilirler ama senin yaptığın ufak bir kıpırdama canlarını yakabilir.

Uzaklaşmak istiyorum hepsinden,arkama bakmadan kaçmak nefesim kesilene dek koşmak ayakkabılarım parçalana denk koşmak,çünkü durduğum her an her yer acı veriyor düşüncelerime.

Kırılmak un ufak olmak istemiyorum,mutlulukla baktığım gözlerden ihanet duymak istemiyorum,fedakarlıklar yaptığım koca kumdan kalemi kimsenin yıkmasını istemiyorum artık.

Mutluluğu derinlerime kadar istiyorum bende tek bir hücresi dahi yokken.

Sevgili bilge ben artık kararımı verdim,böyle bir dünyada olmak istemiyorum.

Herşey açık ve net gidiyorum bulduğum en acısız bir şekilde.

Belki bilmediğiniz bir zamanda yavaş yavaş eriteceğim kendimi anlamıyacaksınız bile belki de keskin bir bıçak darbesi gibi bi anda kesilip gideceğim hayatınızdan şokunuzdan tek bir kelime bile edemiyeceksiniz.

Ya güzel bir hava da terk edeceğim sizleri ya da puslu bir günde ama gidiyorum artık düşüncelerim göç ediyor bedenimden bunlar gidişimin başlangıcı.

Bilge oradamısın ?

Üzdüm sanırım seni biraz,amacım bu değildi özür dilerim acılarımız ortak değil belki ama seni acının ufak bir yerinden anlayabiliyorum bilge.

Bir gün bilge olmak dileğiyle 

Küçük öğrencin...


29 Ocak 2022 Cumartesi



Zehir



Güzel bir son olmalı diyorum kendime,acısız ve hızlı çünkü o kadar acı çekiyorum ki burada daha fazla acıyı kaldıracak gücüm kalmıyor kafamda senaryolar çiziyorum tarihler belirliyorum haftaya plan yaparken ben olmam belki ama yapalım diyorum içimden daha kaç defa kendimi erteleyip yine boktan takvimin boktan günlerini yaşıyacam bilmiyorum. Uzun bir sessizlik belkide beni cezbediyor çünkü son noktadayım çünkü ötesi yok bundan daha ilerisi olmadığını düşünüğüm kuyudayım bana çıkmak için ip uzatanlar oluyor ama ben her seferinde en dibindeyim bu kuyunun dediğim yerin daha da aşağısına düşüyorum beni yoruyor artık yukarıda birşeyler oluyor bazen yağmur yağıyor bazen bir yıldız kayıyor bazense güneş açıyor ama ben sadece maskemi takıp sokaya çıkıyorum bazı insanların iyi hissedeceği şekilde davranıyorum ve bazı insanların mutlu olamalarına araç oluyorum ne güzel ama umarım bunu ben olmadan da başarabilirler. Benden sonra odamı kapatmayın isteyen gelip kalsın kıyafetlerimi sokaktaki çocuklara dağatın benim için anısı olan bi kutum var onu kurcalamadan yakın yani aslında beni nereye gömdüğünüz falan önemli değil de arada bi gelip uğramayın ağlamayında belliydi diyin çünkü hissetirmeye başlıyorum artık, kafamda senrayoyu oturttuğum bir gün film başlayacak hani eski sinema salonlarında olur ya takarlar makineye ve dönmeye başlar bu sefer benim hikayem değil ama senaristi benn olacağım biraz korkuyorum birazda heyecanlıyım inanclı tarafımdan kaynaklı sanırım bu filmin en güzel oyuncuları siz olacaksınız o anda bilmiyorum belki bedenimi denizdeki balıklar yer belki de ormandaki aç kalmış kurtlar yada hastanenin morgunda incelerler ama beni bulursanız organlarımı bağışlayın dicemde pekde bi iş yapmaz sanki. Sadece kalbimi kimseye vermeyin çünkü ben bu kalbi taşırken çok kırıldım başkası da kırılmasın. Neden diye de sormayın arkamdan yoruldum çünkü bunu sizede defalarca dile getirdim içimde öyle bir öfke var ki hayata karşı istemiyorum hiçbişeyi hiçkimseyi ya ben hep dinlerdim onu falanda demeyin yanımda olan insan belliydi her zaman. Ben bu savaşı kaybediyorum belki size yeni yazı yazamam hoş kimsede zaten aa bu gün yeni yazı paylaşmışsın diye de gelip okumuyor ama şuan ki ruh halim bu sona çok az kaldığını söylüyor içimdeki zehiri de buraya kustuğuma göre kendinize iyi bakın hayata 3 kuralla tutunun için,sevişin,gezin eğer buralarda olursam yazarım yine. Noktayı koydum ama bitiremedim söylecek o kadar çok şey var ki gitmeden önce videoyla not bırakmak geldi aklıma daha net olabilirim size veda ederken en azından benim açımdan pişmanlık hissetmeyin diye ben bunu neden yapıyorum benim ağzımdan duymak isterseniz şöyle açıklayabilirim acının çığlığı yaşamamın hikayesini bastırıyor ve bu benim bu çığlığı susturmamınn tek yolu olduğunu düşünmeye karar verdim defalarca farklı farklı yöntemler denedim olmadı yani sevmeyi denedim değer vermeyi denedim umursamamayı denedim insanların hayatlarında iyi veya kötü izler bıraktım olmadı bu yol benim son yolum ve bu sefer bu yolun kilidinide ben açıyorum gökyüzünde görüşmek üzere. 
Ben Deniz yıldızı. 

23 Kasım 2021 Salı

 


Sessiz Fırtına...


Çok konu var içime sıkıştırıp attığım 

Yazmayacaktım aslında ama duramıyorum 

Zamanı geçmiş konserve gibi köpürüp taşıyorum kendi içimde,ama göremiyorlar...dı 

Öyle çok doldurmuşum ki içime kimsesizliği sessizliği öyle çok yaralarıma tuz basmışım ki acımıyor artık canım,donup kalıyorum.

Şaşırmıyorum,üzülmüyorum,kızmıyorum,sinirlenmiyorum kafamı önüme eğip sigaramı yakıp deriiinn bir nefesle içime çekip yoluma devam ediyorum öyle hazırlamışım ki kendimi insanlara hayata karşı hiçbir duyguyu gösteremiyorum öyle katılaşmışım ben bile çözemiyorum kendimi...

Aslında yağmurda saatlerce ıslanıp boğazım parçalana dek bağarıp yorgunluktan uyuyakalacak kadar ağlamak istiyorum içimde kopan fırtınanın sadece yapraklarını görseniz arkanıza bakmadan kaçarsınız ve ben bu şekilde devam ettikçe ,kendi hayatlarınız'da beni görmeden yaşamaya devam edeceksiniz.....

Kartlarımı açık oynamaya karar verdiğim zamana dek.

İşte o zaman kaşlarınızı kaldırıp ,gözlerinizi patlatarak şaşkın bir yüz ifadesiyle suratıma afal afal bakıyor oluyorsunuz, nasıl ? Diyorsunuz, o kadar hiçleşmişim ki size karşı, bunu hiç beklemiyorsunuz bile, herkes sırayla gülerek kartlarını açarken, bende kartımı ortaya koyup arkama yaslanıp umarsızca sigaramı içiyor oluyorum, ve siz şaşkınlığınızla masada kalıyorsunuz, alın bütün bahis de sizin olsun diyip istemiyorum hiçbirşeyinizi...

Peşime düşüp nasıl diye soruyorsunuz, halbuki ben herşeyi gözlerinin önünde yapmışken, nasıl diye soruyorsunuz ,o kadar alışagelmişsiniz ki, o kadar hiçleşmişim ki gözünüzde ,benden hiçbirşey beklemeyip, hiçbirşey yapamaz o zaten diyip ,bakmaya tenezzül bile etmiyorsunuz,kendi oyununuzda ,kendi kurallarınızla ,oynamaya devam ediyorsunuz ,oyuna benim dahil olduğumu unutup...

Ben sizin gözünüzün önünde göreceğiniz herşeyi yaparken, siz bakmaya bile tenezzül etmediğiniz o şaşkın ve üstüme titrek bakışlarınızı alın benden ve bana gelip nasıl diye sormayın. Peşime düşmeyin, benimle kartımı gösterdikten sonra ilgilenmeyin bu beni içinden çıkılmaz duruma sürüklüyor ve daha da çok canımı yakıyor....  

Bu yazdıklarım belki bir son değil ,belki de bir sonun başlangıcı, bilemiyorum bana dedikleri gibi ,bilsem inan ki söylerim ama bilemiyorum neyin, ne zaman ,nasıl olacağını, bilemiyorum bana inanmayabilirsiniz yada inanabilirsiniz, sizi bir sonuca kavuşturacağım ama iyi mi değilmi bilmiyorum yada iyiyse kime göre ne iyi kime göre ne kötü olur onu da bilemiyorum ,sadece kafamı kurcalayan tek bir soruya odaklıyım, oda ne biliyor musunuz ?

Ben bu hayatı nasıl yaşayacağım, inanın bilmiyorum, sevginin ,saygının ,fedakarlığın sınırını bilmiyorum ve bu şekilde incinmeden incitmeden  nasıl yaşayacağım bilmiyorum, şuan bir pianonun son notası gibiyim ,hani basıyorlar ve o ses o nota uzunca uzadıkca gider ya sessizliğin içinde aynı o şekilde kendi fırtınamın ve çığlıklarımın sessizliğinde omuzlarım düşük bir şekilde yürüyorum...

Ve yeni bir karar aldım...

Artık yazdığım her yazının sonunda ne olarak yazdığımı yazacağım...

Bu yazımı karanlıkta yürüyen saçı sakalına karışmış üstüne sigara kokusu sinmiş paltosuz gezmekten kambur duran hayatını sokakta geçiren yaşlı bir amca olarak yazıyorum...

Tatlı rüyalar evladım ben biraz dolaşayım sen uyu...

3 Ekim 2021 Pazar

 Hissetmek...

Bu kadar acıyı hissetmek ben bunun zorundamıyım, istemiyorum kendi acımı hissetmeyi bile istemiyorum bu kadar acı varken üzerimde ben istemiyorum başkalarının acılarını da hissetmek istemiyorum evet haklısınız insan olduğumuzu gösteriyor ama ben var olmakda istemiyorum,daha ne kadar yanacak canım ne zaman bitecek inanın hiç kestiremiyorum ve çok az bir zamanı kaldı bunun, eğer ki geçmezse ben son vereceğim kendi ellerim ile umarım....

Yoruldum hissettiklerimin ağır gelmesinden yoruldum, saatlerce duşta kalmaktan düşünmekten üzerine düşen suyun ağırlığından bile yoruldum boğazımı sıkan bu acının adını koyamamaktan yoruldum bunca kederi tek kaldırmaktan yoruldum...

Batmak istemiyorum artık daha fazla, batmak değilde herkesin önünde batarken kimsenin birşey farketmemesi kimsenin yardım etmemesi beni üzüyor bu hayat bu kadar zor olmamalı ve yaşamak bu kadar yormamalı

İnsanları tanıdıkça yalnızlık daha güzel gelmeye başlıyor kanmayın sakın. Bu aynı sineğin tadına bakmak için konduğu etçil çiçeğe benziyor gittikçe daha kötü oluyorsunuz güzel geliyor ama bir süre sonra yanan canınıza, sırtınızda ulaşamadığımız yaranıza, kimse melhem sürmüyor, sırtınızda olduğu içinde kimse görmüyor, işin sonu buralardan gitmek oluyor..

Ve hissettiğin kadar hissedememek ne demek bu şimdi diyorsunuz. Acıyı hissetmeye o kadar alışıyosunuz ki, başka bir duygu hissedemez oluyorsunuz, kimseyle mutluluğu hisedemiyorsunuz, kimseye karşı bir aşk duygusu hisedemiyorsunuz, o kadar acı ki hem bilenip hem köreliyosunuz yani ben öyle oluyorum o kadar alışmışım ki karanlığa, biri perdeleri açtığı zaman saklanacak yer arıyorum, acı duygun o kadar ağır basıyor ki, başka hiçbir duygu seni içine çekemiyor.

Ne acıya alışın ne de başkalarının acısı olun, dümdüz olduğu gibi yaşayın gitsin işte, gülün mutlu olun bunu yerin en dibinde olan bir adam olarak yazıyorum size, hayat üzülmek için çok kısa ve ben o kısa kısmını doldurmuş bulunmaktayım en kısa zamanda gitmek üzere hoşcakalın... 

30 Temmuz 2021 Cuma

                                                                    sadece kısık ses ile...
                                                                

TUZAK

Sana gelmek, 
sanki her adımda, uçuruma yaklaşmak gibi. 
Uçsuz bucaksız, 
güzel ama sonu intihar olan, 
bir uçurum gibi 
Seni görmek, 
sanki en güzel manzaralara, şahit olmak gibi,
eşsiz benzersiz. 
Sana dokunmak,
sanki gökyüzünü ellemek gibi. 
Hissederek sevmek. 
 Öyle uzaksın ki, hissederek seviyorum seni. 
Mesela bir elin yanağımda oturmuş ,gözlerime bakarken hissediyorum seni,
veya en güzel şarkılarla, salonun ortasında dans ederken hissediyorum seni. 
Öyle güzelsin ki ,her zerren anlam katıyor dünyama.
 Öyle tuzaksın ki, kapılıp düşesim geliyor ağına,
boynumda nefesimi kesen urgandan farksız,
ama oraya çıkıp, o urganı boynuma geçirmekte benim tercihim,
sen buna değersin...
 Öyle arıyorum ki seni, her anımda. 
Yanımda.
Elin yanağımda. 
Gülümseyen gözünle. 
İçimi ısıtıyor şefkatin, yazın ortasında kışı yaşarken.
 öyle soruyorum ki seni yıldızlara. 
Yalnızlara.
Kaldırımlara.
Kalanlara.
Kalanlarla bekliyorum, hiç gelmeyecek olan o trenin gelmesini,  
seni bana getirmesini, 
kalanlara gidenlerini getirmesini. 
Zor dayanıyorum artık sensiz cümlelere, 
hikayemde sessiz kalışına. 
Öyle uzaksın ki, hatta öyle tuzaksın ki bakışlarınla, düşesim geliyor ağına, arıyorum seni her istasyonda, kalanlara, hiç gelmeyecek olan bir trenin, sevdiklerini getirmesiyle beraber,  bekliyorum seni, sessiz nefessiz, aynı hiç sulanmamış bir çiçek gibi, çölün ortasında, yağmurun yağmasını bekler gibi. 
Bakma öyle şimdi bana, 
içimi acıtıyor, bir daha öyle bakamayacak olman, evet hayalsin sen, biliyorum... 
Bu istasyonda.
Kalanlarda.
Trende.
Ellerinde.
Her şey hayal. 
Ama yapamıyorum artık, sensiz nefessiz.
Bekliyorum hala seni, hayalden olan, hiç gelmeyecek bir trenin, son istasyonunda, sessiz sebepsiz...

16 Şubat 2021 Salı

 

 Tükeniyorum

 kafamın içindeki sorulara cevap veremiyorum artın lavinia,

nasıl bitecek bu karanlık?

hep bir hiçin ortasında asılmış duruyorum öylesine,

ömrümden insanlar gelip geçiyor,

başımın çıkmaz olaylarının kat sayısı artıyor,

evet lavinia sende cevap veremiyorsun artık,

kalmışım öylece boşlukta,

ihtiyacım olan ihtiyaclarım beni bulamaz olmuş,

yorgun düşmüş bedenim yarından umut bulamaz olmuş,

lavinia nasıl çıkıcam ben bu karanlıktan ?

ya yakıcam kendimi aydınlansın ortalık huzura ersin bu bedenim,

ya da asıcam hayallerimi tavana gölge olsun nefesim,

nasıl kavuşucam ben lavinia sana ?

sessiz adımlarını kimler görebilecek artık?

kanlı gözlerimden kimler anlayabilecek ıssız düşüncelerimi?

ben artık anlaşılmak istiyorum lavinia

baktıklarımla anlatmak istiyorum,

öyle bir derinleşmişim ki kendime , kendi kendimin içinde,

ne boğulabiliyorum bu okyanusta nede yukarıya çıkabiliyorum.

Bitmiyor bu amansız serüven,

 her yeni bir gün bir şeyler kazandırır diyorlar,

oysaki bana insanların zalimsizliğinden başka bir şey kalmıyor,

karnımı yediğim kazıklarla doyurur oldum,

söylenen sözleri kafama sıkarak kafamı dağıtır oldum,

insanlar beni paramparça ederken bile ben onları incitmemek adına hala yanlarında durmaya çalışmak beni bitirir oldu,

oysaki bitmiş halimle hala birilerine umut olmaya çalışıyorum o kadar dağıtmışım ki ,

umut denen fakirin ekmeğini herkesi zengin eder olmuşumda bana bir kırıntısı bile kalmamış,

savaşıyorum içimde o kızgın tarafımla,

sus diyorum her gece vuruyorum kafasına rahmetli babamın derinlemesine sözleriyle,

bak o kaldırdı bu yükü bu yaşına kadar incitmeden kimseyi sende yaparsın diyorum,

ne birinin gönlüne yük oldu nede saçına ak,

ama durmadan konuşuyor namussuz ''o yüzden bu kadar erken bırakıp gitti değil mi ?'' diyor bana,

cevapsız kalıyorum yine yazımın başında dediğim gibi ,

çıkmaza giriyorum,

babamın çok aldığı için kızdığım kara şişeyi alıyorum elime nefessiz nefessiz yudumluyorum,

gözlerimi dolduruyorum,

ben babamı şimdi anlıyorum,

meğersem gönlünü uyutuyormuş,

susturuyormuş hepsini,

insanız yaparız diyormuş,

kim bilir ben neler yaptım diyormuş.

Ama ben tükeniyorum baba kendim yanına geliyormuş gibi hissediyorum.

Eğer olurda içimdekini dinlersem affet babam seni çok özledim...
 

6 Aralık 2020 Pazar

 Çok Uzağız Kalplerimize 

neden insanlar bu kadar uzaklar kalplerine , zayıflık sanıyorlar birini mutlu etmeyi ve sevmeyi.

Bu kadar acımasız olmayı neye borçlular acaba ? 

merak ediyorum sadece insan 'lar neden bu kadar uzaklar kalplerine ve duygularına bu bir kötülük olmaması gerek , neden bir insan bir kaldırımın kenarına çöküp hiçbir kediyi köpeği sevmiyor , insan demiyorum çünkü devrimiz kadın cinayetleriyle dolu bir devir insanları sevmek ten bahsedemeyiz o yüzden adını kalplerimizden çok uzağız koydum ya. İnsanın insanı sevmesinden vazgeçmişim ki artık hayvanlardan bahsediyorum hoş onlara 'da iyi davranan yok bunu neden yapıyoruz kendimize , hiç mi bir şarkı açıp uzaklara dalmıyorlar duygularını hissetmiyorlar veya hiç mi yalnız başlarına ben ne yapıyorum diye yürüyüşe çıkmıyorlar çok üzlüyorum bir insanın kendine bu kadar uzak olmasına. çok uzağız kalplerimize makam,mevki,itibar uğruna kalplerimizi kırıyor birbirimizi aşağılıyoruz oysaki birbirimize biraz sevgi biraz saygı duysak her şey düzelecek gibi değil mi bunu neden yazdığımı 'da bilmiyorum muhtemelen sıkılmışlıkla yazıyorum ama insanlardan cidden çok sıkıldım o kadar boş şeyler için üzülüyor sıkılıyor kafaya takıyorlar ki tabiki herkesin derdi kendine büyük ama derdinin acısını neden başka bir insandan çıkartacak derecede büyütüyorlar ki benimde var mesela bir sürü derdim peki ben neden insanlardan çıkartmıyorum acısını yakmıyorum canlarını daha çok kendi derdimi bir kenara bırakıp derdi olan insanlara çare bulmaya gidiyorum. Acaba kendimimi kullandırtıyorum insanlara yada derdim büyük olduğu için , onu düşünmemek içinmi başka dertlere odaklanıyorum bilmiyorum ama bir insanın kalbini kırmadığımda kesinleşelim mesela derdim yüzünden bir insana zarar vermekten kaçmak için kız arkadaşımdan ayrılmıştım çünkü kafam kaldırmıyor ve onunla ilgilenemiyordum onun bakış açısından bakınca belki kalbini kırmışımdır onu bensiz bırakarak ama beraber olsaydım işgence etmiş olacaktım değilmi hayat hep bir bakış açılarıyla dolu mesela ben kendime baktığımda bir okyanus görüyorum dışardan bakılınca o kadar huzurlu sonsuz güzel gözüküyor ama derinliklerimde çok dert sıkıntı acı keder dolu olarak aslında insanlarda kendine bakmalı bir süre en azından düşünmeli arkadaşlar hiçkimse okumuyor buraları arkadaşlar demem ne güzel demi buda bir umutur bakın mesela belki bir gün anlarlar beni diye işte yazımın başında kötü olarak ta nitelendirdiğim insanlar aslına kötü değiller bir bakış açısı lazım onlara ama bu hataları yapmadan önce bulmam gerek sizi, ben ne anlatıyorum neyse siktir edin yakın bi sigara iyi olun iyi kötülüğün bir yararı yok başınızı şefkatle okşayacak bir insan yok etrafınızda iyi olun güzel bir gönülde yer bulun siktir edin geri kalanını geri kalanı bir şekilde gelir hadi zıbarın ben zıbarıcam öptüm. 


28 Kasım 2020 Cumartesi


 Sana Hissedeyim.

Kuyuda bağırıyorum sessizce,

Duyuluyor mu acımın tınısı kulaklarında ?

Yankılarcasına.

Beni hisset, bana dokun.

Uzaktanda olsa yüreğime gel.

Bak ve izle yaralarımı,

Al avuçlarına her biri kar tanesi olan tuzlarını,

Acıma, acıtma bas yarama tuzlarını.

Yaksın kavursun.

Acımın önüne geçsin,

Gözlerinin parıltısı.

Çek al beni bu kuyudan.

Al ki sana dokunayım. 

Sana hissedeyim.


18 Ekim 2020 Pazar

 


ZİNCİRDEN URGAN

Zincirden bir urganım var tam karşımda asılı,

süslü duvarımın yamacında duruyor 

aynı gri havada balkonda açan çiçekler gibi.

zincirli bir urganım var tam karşımda asılı 


öyle sert öyle keskin duruyor ki bakışları,

yaklaşsam öleceğim düşsem öleceğim

aynı sen ve aşkın gibi

zincirli bir urganım var karşımda asılı 


dokunsam buz gibi boynumu geçirsem yumuşacık 

dokunsam donacağım bakakalsam eriyeceğim 

aynı sen ve kalbin gibi 

zincirli bir urganım var karşımda asılı 


öyle dolanmış ki, halatına sarmaşık misali 

izlesem aşık olacağım kafamı çevirsem pişman 

aynı sen ve güzelliğin gibi 

zincirli bir urganım var kaşımda asılı 


dışarıdan sert  ve soğuk duruyor 

korkutuyor bakışları beni

aynı sen ve gözlerin gibi 

ne kadarda korkunç demi 

ölüm de sen gibi yaşamakta 

zincirli bir urganım var karşımda 

aynı ölümle yaşamak gibi.

9 Nisan 2019 Salı



Canhıraş'ım

Ben dağları bilirim,
ben ağaçları bilirim,
ben onların sesiyim,
ben onların gözyaşıyım.
Canhıraşım yak canımı sen kurtardın beni bu kuyudan.

Ben denizlerim,
ben ırmaklarım,
ben çaylar çayırlarım,
Ben onların eliyim koluyum,
ben onların anlatamadığı dertlerin deryasıyım.
Canhıraşım vur göğsüme yumruklarını sen değilmisin beni bu uykudan uyandıran ?

Ben dört duvarı bilirim, 
ben sesizlikteki sesi bilirim,
ben açlıktaki tokluğu bilirim.  

Ben yalnızın iç sesiyim,
ben mazlumun sabır nefesiyim,
ben yoksulun delik cebiyim.
Canhıraşım tırmala göğsümü sen değilmisin bana özgürlüğü öğreten ? 
Değilmisin ? 

Canhıraşım tırmala göğsümü, vur göğsüme yumruklarını, yak canımı 
bir gün dön gel, bak gözlerimdeki çaresizlik çığlıklarıma, 
korkarsan eğer söyle bana, öğrettim misafirlere nasıl davranacağını 
tanıştırırım seni.
Daha doğrusu sen öğrettin ona, nasıl yeniden yabancı gözlere bakabilmeyi,
ilk önce kurtardın kuyudan, ardından yumruklarla uyandırdın uykudan,  
tırmaladın göğsünü, içindeki özgürlüğü ortaya çıkarmak için.

Canhıraşım...
Bana en çok'da ortaya bir şeylerin çıkabilmesi için canının yanması gerektiğini öğrettin, 
göz yaşlarında huzur aramak gibi, 
göğsümdeki o sıradan kenetlenmiş kafesi zayıflattın, 
ardından içinden öyle sağlam miğferler öyle sağlam kanatlar çıkardın ki, 
kimsenin gücü yetmez artık onları bükmeye,
düne kadar ben bu yırtık göğsümle nasıl yaşayacağımı düşünürken, 
uykusuz gecelerim'den nasıl sağ çıkacağımı bilmezken, 
 bana içimdeki o özgür kanatları salmayı öğrettin, 
bana o uykusuz gecelerimin sabahında, güneşin ne kadar güzel doğduğunu gösterdin.
Canhıraşım, gözyaşım, son nefesim, özgür hayatımın son demlerindeyim, 
bu bilge yolculuğu bir bana değil, tüm öğrenmesi gerekenelere öğret.
Canhıraşım,yoldaşım karanlık yanımın gülen yüzü,
sen bedenimi özgürlüğe açtın ama ruhum ?
Anladım anladım kızma, onuda ben halledeceğim başka yüreklerde görüşmek üzere...

27 Mart 2019 Çarşamba


AĞLAMA GÜZEL

Ağlama güzel, sil gözlerini, 
geçmişini silmen gerektiği gibi,
ağlama güzel, sil kalbini kirletenleri.
Sana bunları yaşatanları silmen gerektiği gibi.

Korkma güzel, herkes aynı değil,
sana bunları yaşatanların samimiyeti gibi. 
Korkma güzel, hayat o kadarda kötü değil,
güzelleştirmen için ders çıkartman gerektiğini bil.

Kaçma güzel, kalbindeki ıssız köşelere,
elbet ıssız yerleri bulan birileri olur.
  Kaçma güzel, gözlerindeki derinliğe,
elbet o çukura istemeden düşüp kalan olur.

Kalk ayağa güzel, göz yaşlarını kendin silebildiğin için,
daha sıkı, biraz daha güçlü durabilmek için.
Kalk ayağa güzel, yaranı kendin sarman gerek,
kimseden medet ummamak için,ayaklarının üstünde durman gerek.

Gül güzel, artık yaralarının izi bile kalmadı,
şimdi yeni denizlerin derinliklerinde , yüzme vakti.
Gül güzel, o güçlü tecrübelerini kullanma vakti geldi, 
yaralarınla gurur duyma vakti.

                                                                        AĞLAMA GÜZEL,
                                                                       KORKMA GÜZEL,
                                                                  KAÇMA GÜZEL,
                                                                           KALK AYAĞA GÜZEL,
                                                         GÜL GÜZEL.

                     Güçlü kalmak için, en azından kaldım diyebilmek için...

20 Mart 2019 Çarşamba


GÖKYÜZÜ VE SENİN İÇİN GÖREVLER
  • Bir şarkın olsun. Senin olsun. Hayatına her giren insana ''bu benim şarkım bak'' diye dinlet. Bir gün o kişinin hayatından çıktığında bir radyoda denk gelirse, seni hatırlasın.

  • Tek bir parfümün olsun. Özdeşleşmek iyidir. Dünya bu illa ki bir tek sen kullanmayacaksın. Öyle bir sana ait olsun ki, bir yabancıda bile duysa ''acaba burada mı'' diye kokuyu duyanının gözü seni arasın.
  • Bir tane en yakın arkadaşın olsun. Sadece kötü günde değil, iyi günde de aradığın ilk kişi olsun. Birlikte düşün, birlikte kalkın. Birbirinizi toparlayın. Yaralarınızı sarın. Herkes gittiğinde ''şanssızlığınıza'' biraz gülün, biraz ağlayın.
  • Bir tane çok büyük aşkın olsun. Rakıya bahane olsun. Bir dönem çok sevmiş ol, bir dönem nefret etmiş. Her şey küllendikten sonra tebessümle hatırla. Biraz da bir yanın acıyarak. ''O olsaydı nasıl olurdu acaba hayatım?'' diye sorgulayarak. Artık bir şey hissetmesen de ''başına bir şey gelse yine de ilk ben koşarım'' diyecek kadar. Unutma, masallar mutlu sonla, efsaneler kavuşamamakla biter. 

  • Bir evlat edin. Bir kedi, bir köpek. Kapılarını aç. Senden olmayan ama senin ilgine , bakımına muhtaç bir kalbin atışlarını ellerinde hisset. Bir canlının hayatını değiştirmek acayip bir şey. Birinin kahramanı olmak bundan büyük bir duygu yok. Sevmek çok güzel, Her koşulda sevmek.

  • Bol bol kitap oku biri seni derinden etkileyene kadar oku. Onu bulduğunda kimseyle paylaşma. O hikaye senin. Beğenmediğin sayfayı yırt , sevdiğin sayfaların köşesini kıvır. Başucunda dursun. Belki bir gün biri güzlüce o sayfaları keşfeder. Seni daha iyi tanıma imkanı olur.


  • Samimi bir restaurant edin. Patronundan garsonuna kadar tanı. Kafan mı bozuk, mekan mı dolu , sana yer açacakları kadar müdavimi ol. Bir masan olsun hep oturduğun. Bir başına gitsen bile başına bir şey gelmeyeceğini bil. Bir gün belki kapanır ya da yıkılır. Ama sen önünden her geçtiğinde ''burada eskiden hep bir yerim vardı'' dersin.

  • Bir hobin olsun. Kaçmak için. Hiçbir şey düşünmediğin. Dünyadan uzaklaşabildiğin. Onunla övün. En iyi yaptığın şey olsun. İnsanlar şaşırsın. Senin için çocuk oyuncağı olsun.

  • Bir şey iste. İmkansız olsun. Peşinden koş. Yorul. Defalarca vazgeç. Defalarca dene. Susmanın çaresizliğinde yaşa bağırmanın da. Uykuların kaçsın. Düşündükçe saç diplerin bile uyuşsun. Her ne ise bu istediğin, aşk da olur iş de. Bağrına taş bas gerekirse. Yeter ki gece yatağında ''ben elimden geleni yaptım'' de. Bazen kazanamamış olsan da, bir şeyi delice istemenin limitini görmek de zaferindir. 

  • Vakit ayırdığın bir ailen olsun. Yarın kaybettiğinde keşke daha çok zaman ayırsaydım demeyeceğin. Pişmanlık kötüdür. Bir daha geri getirmeye gücünün yetmedikleri içinse, işkence. Kıymetini bil. Yarın ne olacağı belli değil. Kalp krizi dediğin bir kaç saniye. Kalp kırma.

  • Sınırların olsun aşılamayacak. Duvarların olsun yıkılamayacak. Herkes bilsin. Ona göre davransın. Bir alanın olsun metre karesi dert değil. Kapısını kapattığında gerçek sen olabildiğin. Dört duvardan birinin dibine çöktüğünde ağlayabildiğin. Güçsüzlüğünü yaşayabildiğin. İnsan en çok kendini özlüyor çünkü.

  • Bir sevdiğin olsun tabi. Belki hayallerindeki gibi olmaz koşullar ama bir şeyleri birlikte var etmenin tadı bir başka. Para amaç değil araç olsun mutluluğuna. Olmadığı zaman da elindekini cömertçe paylaşabil. En çok onla gül. Saatlerce muhabbet edebil. Birbirinize ulaşamadığınızda, ''başka biriyle mi acaba'' diye değil ''başına bir şey mi geldi '' diye endişelen. İlişkini başkalarıyla kıyaslama. Biri sevdiğini daha çok söyler, biri daha çok gösterir. Sen de biri eksikse bu seni daha az seviyor demek değildir. Telefon karıştırmakla ömür geçmez. Bir insan bir şey yapmak isterse yapar. Kalbin temizse, sen araştırmadan da karşına çıkar korkma. Sonuna kadar güven. Bir gün kırılırsa can evin , o evi elbet yeni bir mimar ayaklandırır. :) 

12 Mart 2019 Salı


ÇAVUŞUM TUT GÖNLÜM'DEN

İyi geceler sayın dinleyen bu gece varoşluğun en derin dizelerinden yazıyorum, sigaramın kül olmasıyla birlikte küllüğe atmayı hep eksik bırakıyorum yine üstüm başım sen oluyor, ağzımın kenarına biraz şiir bulaştı bu gece, şiirlerim arkamdan vurdu gizlice çavuşum buna bir yol bulmalıyız, sol tarafımdan yaralıyım çavuşum bu yaraya bir tabip lazım, insan sırtındaki yarayı saramazmış çavuş, hele ki birde sol tarafındaysa, tabibim koş varoşluğum tutuyor, yaralarımda ağır küfürlü şiirler akıyor, koş tabibim koş ömrüme yetiş ki sana kabuk bağlasın bu yaralarım, bir sana açılsın bir sana kapansın, bir sana kanasın bir sana dursun ağır yaralarım.. Çavuşum kaybediyor ruhum bedenimi, yetişemiyor, aksak sağ ayağımla koşmaya çalışırken geçmişimin çelmelerine takılıyor bedenim,  çavuşum tut gönlümden, bu karanlık gecede ay ışığında, ruhumun pırıltısını yakalamak zor oluyor, gölgeyi geçirmiş üstüne yetişmek beni yoruyor, bu satırlarımı kaldırım kenarlarından yazıyorum papatya açmış bir kaldırımın kenarından, ay ışığında kovalaşıyor ruhum ve bedenim, ahenkli bir dans içindeler sanki, papatyamın beyaz yapraklarına açık yaralarımdan kan damlıyor çavuşum, yetişin çavuşum yetişin kaybediyor ruhum bedenimi...
Sanki binalar üzerime yıkılıyor, geçmişim ayaklarımı ele geçirmiş gözlerimin önünden geçiyor orada sen varsın ve gözlerin benden bir bakışını esirgiyor, hüzünleniyor gönlüm ve  Paketimden son tekimi çıkartıp buruşturup atıyorum bir kenarlara, içinde senin  resmin, ve ben salıyorum artık özgür ruhumu semalara çavuşum sigaramda sönmek üzere , sol yanıma yazdım katilimin adını tenime söndüre söndüre, sadece 3 harf  tek hece  "AŞK" 

6 Mart 2019 Çarşamba


MERHABA YENİLGİM

Günaydın sevgili kaybım hayatım tanınmayacak halde sen iyi bilirsin, mesela içine bakarsın ta gözlerimin ya da sıcaklığını hissedersin yanağımdaki yaşın, belki’de ıslaklığından dudaklarının kenarındaki öpücüğümün, ıslaklığından tanırsın. Merhaba sevgili kaybım, kaybım diyorum bak istemeyerek kaybettiğim tek varlığım, bak hayatımın en yüksek tepesinden yazıyorum birazdan en dibinde olacağım, aşağıya bakıyorum'da birine çarpmayayım diye, bu kadar değersiz hissettirdin bana, duyuyormusun adımlarımı ? Uykuma saplanıyor gece yıldızları, hafife alma bu yıldızlarımı gecemi aydınlatıyor , kanatlarımı güçlendiriyor giderken ardına bıraktığın bir kaç anı... İçime hapsettiğim bir kuş var aslında her çıkmaya çalıştığında kafasını ezdiğim, merhaba sevgili kaybım pardon sevgili dedim kusuruma sakın bakma, içimdeki kuş söyletiyor hep bunları bana, aslında ne olduğunu hepimiz iyi biliyoruz, balonlar uçan balonlar var rengarenk çok güzeller mavi çarşafta, aynı sen gibi cıvıl cıvıl'lar, eriyorum. Eriyorum adım attıkça senden uzağa, eriyorum. Merhaba büyük kaybım, acıtıyor gidişin bir bıçak saplıyor sanki karbugalarım’dan içeri ama gelme sakın gelme, gelirsen üzerim canını yakarım ağlatırım, gelmeyin üstüme , iki kişi var buralarda, biri kendini yırtarcasına ağlıyor diğeri gözlerini dikmiş bir yere kıpırdamadan bakıyor, bir hareket yok duygu yok sanki bir cinayet işlemiş gibi, sonunda biri içimdeki kuşu öldürdü, evet gitti o merhaba yenilgim bak zaferimin kutlaması var içimde, mavi balonlar gece daha güzel yıldızlar evet yıldızlar daha çok aydınlatıyor buraları ama ve evet evet simdi kimse geçmiyor gönül köprüsünden atlamanın vakti geldi zaferin bas yapıtı olacak bir atlama evet evet dikel ayağa dön arkanı aynı ona döndüğün gibi sal kendini zaferin yaldızlı madalyonu olmaya, doğru iki kelime sadece her şeyi özetleyecek ardımdan SANA DEĞER.

25 Şubat 2019 Pazartesi


Ben Buyum
Ben buyum.
Kenar mahallede büyümüş,
illegale bağışıklık kazanmış,
Ucuz biralar içmekten keyif almış,
Kalem gibi cigara saran,
Kıravatlı abilerden pek hoşlanmayan,
Ve memurları yürüyüşünden tanıyan...
Ben buyum.
Şehrin tam ortasında kollarını açıp isa'lığını ilan eden,
Paçalarının çamura bulanmışlığını seven,
Uykusuzluktan kızaran gözlerine aldırış etmeyen,
Plansız,
Kuralsız..
Kendi başıma savaşım ben.
Direnişim.
Tanrının bu dünyaya attığı en cesur kazığım.
Uçurum çiçekleri severim,
Kapitalist gelir bana kırmızı güller,
Orkideler orospulara armağan edilmeli.
Ve intihar edenlerin mezarı başında ceket iliklenmeli,
Ben buyum.
Hep terk edilmiş.
Cinayetler düşlemiş.
Bıçaklar bilemiş...
Bağımsız bağımlı...
Hep az konuşmuş,
Genelde kaçak...
Umursamaz sanılmış, kırılmaz, aldırmaz
Ötekileştirilmiş, o ''Boşverin'' denilen...
Kimsenin bilmediği hüzünler taşıyan ruhunda aslında...
Kimsenin tahmin edemediği kadar büyük yorgunlukları olan...
Suçsuzluğunun bedelini ağır ödemiş,
Hak etmemiş...
İnançlarıyla alay edilmiş,
Çatlatılmış su içtiği bardaklar...
Ben buyum.
Bu yüzden tanışmalarımı merhabadan öteye taşımıyorum.
Gözünüzü boyuyorum belli olmasın diye çıplaklığı hayatımın...
Kara kaderimi gizliyorum, ak maskemin ardında.
Ben buyum.
Adım attığı an yollarının yarılacağını bilen ve adım atmaktan başka seçeneği olmayanım...
Hayalinin bile sizi darmadağın edeceği, gerçek bir felaketin tam ortasındayım...
Ben buyum.

                                                                                                                                   01.07.2017  
                                                                                                                                        04:12         

24 Şubat 2019 Pazar



Saydım Kaç Gün Oldu ?

Saydım kaç gün olmuştu yokluğunun eceline ramak kalmasına, baktım kendime bulamadım bir avuç sen, alsam saklasam, baktım sevemedim ben kaçmam gerekti çoğu yerden, kaldırmadım kafamı yerden, emin ol seni çok sevdim ellerden, bulamadım içinde  sevgi gözlerinden aktı sanki nefretin bakamadı kahve gözlerine gözlerim, kaçtım, kaçmam gerekti söylesene sen  kaçtığım kaçıncıydın, yokmuş kimsede sende olan bulamadım, ama sende olansa bam başkaydı kaçarken sana yaklaştım, çözemedim bileklerimdeki düğümü sen ile bağlanmıştı çünkü,
Sana bağlanınca düşmem sanmıştım ama kalbinde olduğum yer çöktü
Çoktu sevenim, ama ben seni çok sevdim, sen, sen emin ol bunu hiç bilemedin
Belki çıkmaz bir sokaktı sonunda hazine olan benimki, çıkmaz olduğu doğruydu diğeri o sokağın efsanesi.

Gidişin ardından sana çok muhtaç kaldım, asil siyahımda hep seni aradım, her gece kendime binlerce sen yarattım, sen onun kollarında kahkaha atarken ben sesini kulaklarımda yankıladım sevdiğim sen başkasının ellerindeyken ben sen adlı düğümlerde kaldım,bakamadım başkasının gözlerine herkesi hiç saydım, yalnız adımlarımda, yanıma yokluğunun karanlığında aydınlanmaya çalıştım, başaramadım, adına yazdığım kaçıncı parçam bu bilmiyorum,ama giderken yanıma bıraktığın bir avuç seni şimdi sana geri veriyorum, ben var olduğumda yarattığım sene aşığım üstüne başka bir tutam dahi sen istemiyorum üstü kalsın. Kirpiklerimi yaktım sevgili bu gün göz yaşlarımın doğum günü. Söylermisin daha kaç kere yakacağım bu ömrü, daha kaç kere yalnızlığımın çığlıklarında boğacağım ağlamaklı sesimi, söylesene yokluğunda kaç bulut daha ağladı üstüme, sildi senin varlığını benden, aldı seni benden, beni o kuyuda bırakan sen, beni o kuyudan alan ise gökyüzüm artık gökyüzüm mavi, sen olmasanda artık mavi ama, gönlümün rengi her zaman asil siyah olarak kalacaktır sevdiğim, ben şimdi susuyorum yerimi yalnızlığıma bırakıyorum şimdi o sizlerle.

21 Şubat 2019 Perşembe


AĞIT

Ellerimin arasında,saçları savrulmuş,o gün ona çok güzel yakışacağını düşünerek aldığım gömleğini giymişti her yeri kan içinde,dizlerimin üstüne çökmüş ona bakıyorum,dünyamın nasıl battığını izliyorum,bedenimden ruhumu çekiyorlar sanki,bu acının bir tarifi yok,sakallarımda kan lekesi ellerim kıp kırmızı,yanakalarım'dan yaşlar süzülüyor,acı naralarım yıkıyor her yeri ama herkes işine devam ediyor,arabalar geçiyor,insanlar yürüyor sanki  biz orada yokuz sanki,hiçbir şey olmamış, kimse farketmiyor benim her şeyim avuçlarımdan gidiyor,yağmur yağıyor,olmamalı böyle biri uyandırsın beni,böyle kabus olmaz,ben ne yapıcam sensiz o hayalini kurduğumuz 3 oda 1 salon evde tek başıma,şu yüzünün güzelliğine bak teninin her  zerresinde deva bulduğum kalk hadi, gidelim sabahları  şarkı söyleyerek uyandır yine beni,yine azarla beni senin o muazzam kahvaltını 5 dakika için yatakla geciktirdiğim için,ama sonra kıyamayıp yine çayımı koy geç karşıma o güzel gözlerinle uyandır beni güne,hadi kal uyan gidelim balkonumuza gökyüzümüze yine sinemamızı kuralım derme çatma kanepemizde yatarken,ben erkek çocuk isteyeyim sen bana kız yine,eve gelip sana  yemekler hazırladığımda mutfağı dağıtmışsın diyip azarla beni kalk hadi gidelim güzel gözlüm,kalk,bakma bana öyle manasız,bakma bana öyle ölmüş gibi kalk,koskoca insandan nerede buldu ki o araba seni,nasıl çarptı sana  ben sana bir kötü söz söylemeye kıyamıyor'ken koskoca araba nasıl çarpar'ki,hep derdin insan icadı değil'mi demirden betondan yapma duygusuz icatlar derdin,yazdığın kitaplar gibi olmadı bizim hikayemiz sevdiğim mutlu sonla bitmedi ama bu,oysa neler hayal etmiştik sevgilim,sevgilim ?? 

20 Şubat 2019 Çarşamba


İYİKİ YOKSUN

Büyüdüm artık canımı yakan insanların peşinden koşardım,artık koşmuyorum gitmeyi göze alabilen hiç kimse için kılımı dahi kıpırdatmıyorum,filmler duygulandırmıyor,insanlar üzemiyor,bencilleştim duygularımı kaybettim belki,kim bilir.Sabahları mutlu uyanıyorum geceleri huzurla uyuyorum, pişman olduğum şeyler yaşamıştım.Artık pişmanlık nasıl bir şeydi hatırlamıyorum.Nedenmi ?Çünkü birinin ne zaman gitmemesini istesem,gitti.Çünkü benim yarım bıraktığımı hep bir başkası tamamladı çünkü birine ne kadar az değer verirsen,o sana o kadar çok değer verir işte bu yüzden beni değiştirdiğin ve yaşattıkların sayesinde başka biri yaptığın için teşekkür ederim ‘İYİKİ YOKSUN’.!

12 Şubat 2019 Salı



GÖRDÜNMÜ NELER YAPTIĞINI ?

Gördün mü neler yaptığını? Ne konuşabildim hayatında, ne de susabildim. Pek konuşacak bir şey yok zaten de işte öyle laf olsun. Bir kaç kağıt, bir kaç cümle o kadar. Sonra bitiyor işte. Hayallerimin arasında bu en büyüğüydü. Duydun mu? Sanmıyorum. Şiirler yazdım adına sonu gelmeyen, unutulmayan rüyalar gördüm düşlerimde, şarkılar söyledim, sana can verircesine seni seviyorumlar kurdum ama anlamadın. Anlamanıda beklemiyordum zaten. İşitmişsindir son sözlerini. Ben dinledim o başladı, ilk çocuklarımızı öldürdü, sonra bizi yaktı, dağları delip ay'ı söndürdü, bir adım attı binalar yıkıldı bir adım attı çocuklar çocuk olmaktan vazgeçti. Ben sustum, o konuştu. Özlemiştim yalnızlık kokan kelimeleri, günlere baktı ve yıllarıma bir çizgi çekti, aylara baktı mevsimlerimi değiştirdi, geçmişime baktı geleceğimi yazdı. Baktıkça hatırlatsın o caddeler beni sana. İnanmak zor ama bir direğin önünde ayrılık fermanımızı okudu, ışıklar söndü, dükkanlar kapandı, o her saniye hayatımdan bir kelime çaldı ben kokusunu bir kez daha çekmek için iç geçirdim. Okumuşsundur yalnızlıkla kurulan cümleleri. Gitmek pek yakışık almadı yanına, zaten pek de üsteledim sayılmaz. Susmak yeterliydi aslında. Ama ben tekrar yazım. Bitmedi diyebilmek için bitirmedim, yani bitiremedim diyebilmek için.

9 Şubat 2019 Cumartesi


TÜKENİŞ

Sonra dayanamıyorsun. Her şeyi içine atmaktan yavaş
yavaş tükendiğini hissediyorsun. Seni çok iyi anlıyorum
diyen herkesin, seni anlamadığını görüyorsun. En
yakınından uzaklaşıyorsun. Yapabildiğin en iyi şeyin,
yazmak olduğunu görüyorsun. Yazıyorsun. Herkesten
saklasan da, gizlesen de tükeniyorsun. Hani o dışarıya
verdiğin mutluyum imajı var ya, içini yiyip bitiriyor. Biri
gelse ve gerçekten de tam anlamıyla yanında olsa,
düzeleceksin gibi geliyor. Ama o kadar çok yenilgiye
uğradın ki sevmede, değer vermede, bir yanın hep
kimseye güvenme diyor. O yanına yenilmeye başladığın
zaman, asıl acıları tatmaya da başlıyorsun. İşte o anlar
kalbinin, aklını yendiği anlar oluyor. Ve 
benim kalbim aklımı hep yeniyor. Değer vermekte bir sorun yokta,
aynı önemi,ilgiyi,sevgiyi,değeri göremeyince başlıyor asıl sorun.
Asıl sorunlar,asıl canını yakanlar oluyor.
Bir de yitirdiklerin,bitirdiklerin var,
dönülmez yolda bıraktıkların,
geri dönmeyeceğini ezberlediklerin,
ardına bakmadan koşa koşa kaçtığın,
Hani her şeyde derler ya:
''hayat devam ediyor''aynen öyle.
Ne giden geri geliyor,
ne kalanlar değerini biliyor,
ne yerin,nede kıymetin değişiyor.
Sen sadece günden güne eriyorsun,tükeniyorsun,hissizleşiyorsun.
Ama gerçekten'de bir gün aklım bu savaştan üstün çıkarsa,
o zaman tam anlamıyla sevdiğim insanlar,
tam anlamıyla soğukluğu tadacaklar...

7 Şubat 2019 Perşembe


MASUM ZAFER

 Kendi kafamın içinde yapayalnızım,yıldızların ışığı yetmiyor gecemin karanlığına,
her bir köşesinde kaybolduğum bu yalnızlığımın satırlarında boğuluyorum 
ve her bir köşesinde kaybolduğum bu yalnızlığımın satırlarında boğuluyorum,
her boğuluşumda ilk defa ölmüyorum. 
Arkamı dönüp baktığımda koca bir hiç ile yüzleşiyor kalbimin dizeleri,
susturamıyorum söylenen onca şeyi be,son kez arkamı dönüp bakıyorum, 
çakmağım nerede yakıcam bu sefer buraları, 
boğmuyorum,saklamıyorum , yırtmıyorum,
sadece koca bir geçmişi hiçlikle kavuşturuyorum buda bizim değil, 
benim masum zaferim olsun , bir daha ardıma bakarsam,
açık yaralarıma tuz basmak yeminim olsun...

                                                                                             14.01.2017
                                                

6 Şubat 2019 Çarşamba


YALNIZ

Ne kadar'da kimsem yok…
Sarhoşsan ve yalnızsan,daha iyi anlıyorsun.
Daha iyi ağlıyorsun mesela…
Ne kadarda tükenmiş isen,sitem etme hakkı sahipleniyor seni
Sitem ediyorsun…
Gelene,gidene,kalana .
En çokta  gidene mesela
Daha yüzsüz oluyorsun ona,sevmediğini sandığını anlıyorsun mesela
Nerede,kiminle,kimde diye,hiç umursamadan rahatsız edebiliyorsun
Sarhoşsan ve yanlız'san birde ağlayacaksan,
Bu haltı ediyor ve çoğu zaman pişman ediliyorsun.
Daha iyi ölüyorsun mesela …
Çünkü anlamını yitiriyor her şey.
Çünkü her şeyin bir anlam taşımadığını,sevmenin bile yeri geldiğinde bir boka yaramadığını anlıyorsun,en derin hücrelerinde.
Başkadır sarhoşsan.
Sarhoşsan konuşmaya çekindiğin sokaklarda nara'sın.
Ağlamaktan utanmayan,ölmeye aldırmayan'sın
Hele birde yalnızsan ne kadarda kimsede yoksun….

Olma zaten kimsede bir benim ol bir benim baktıklarımda saklı kal…
Görmesinler sende gördüğümü,bakmasınlar sana benim sana baktığım gibi,öpmesinler seni en son öptüğüm yerden,tutmasınlar elini….
Susarsın,çıkartırsın paketten bir sigara daha
Sonra dönersin suratına bumuydu hak ettiklerim dersin
Yakarsın sigarayı….
Hiç'mi hiçbir şeyin değeri yoktu dersin….
Dumanla sevişirsin….
İki kelime daha atsan yüzüne sanki olduğu yerde yığılacak gibiydi…
Son kelimen:
Muhtaç kal ulan geceler boyu ağlattığın bu insana. Dersin….
Sonra ….
Sen ona bakarsın o yere….
Hadi eyvallah…

5 Şubat 2019 Salı


İSİMSİZ DÜZEN

Cebimde 2 kuruşluk sigaram vardı,bir de resmin,arkandan gelirken yavaş yavaş,durdum ve izledim,rüzgardan savrulan saclarını bile,ah tanrım nasılda güzelsin arkandan bile,yaklaştıkça rüzgar kokunu getiriyordu burnuma,her adımımda daha çok yoğunlaşan,yaklaştıkça daha çok hızlanıyordu kalbim,terlemeye başlıyordu avuç içlerim,simdi bu kız benden gidecek mi diye bitirip duruyordum kendi kendimi,yapamaz falan filan derken bir anda karşısında anlamsızca yüzüne bakarken buldum kendimi,oturdum yanına,yavaş yavaş ve derin bir nefes alarak,  hala kafamın içinde aynı soru bu kız benden gidecek mi ?Yakıştıramıyordum ona gidişi,bir anda sol göğsümde bir sızı belirdi anlamsızca,içimi tuhaf bir his sardı,kafamı çevirip bir daha baktım gözlerinin içine,bana bakıyordu ıslak kirpikleriyle birlikte,en son ağladığında yanımdaydı 3 yıl önce mutluluktan ağlıyordu ve göz yaşlarının döktüğü kirpik hala bende,  sevdiğim ne olur gitme diyordu gözlerim ona,o ise bana sanki artık çok geç der gibi bakıyordu,sarılmak istiyordum o hep sevdiğim kokusunu içime çekerek sarılmak. Mutluluktan havalara uçmak istiyordum 2 gün önceki gibi,nereden çıktı ki şimdi bu ayrılık,ben sensiz ne yapıcam ki,yalnız insan nefessiz yaşar mı,benden boğulmamı istiyordu herhalde,ama bu kadarda acımasız değildi ki nasıl yapardı bunu,neyse hala bakıyordu gözlerimin içine bir anda nasıl olduysa sol gözünden bir damla yaş aktı sanki yüreğimi deliyorlardı nasılda acıyor canım,kelimelerim yetmiyor ki dur demeye,hemen öldürdüm o yaşı,daha yanaklarına varmadan,elim yanağında kaldı çekemedim,elini getirdi sanki yuvasını bulmuş gibi kapattı gözlerini,nasıl gidebilir ki böyle bir insan inanın kafama silahı dayasa gıkım çıkmaz,oturur ellerinin güzelliğini seyrederim,sırtını dönse,sırtını öperim,kirpiklerimiz birbirine değecek kadar yakınlaşsak,gözlerinden öperim,böyle bir sevdaydı ama nasıl gidebilir ki, inandıramıyorum bir türlü kalbime şu lanet olayı,ben kendi içimi susturmaya çalışırken bir anda ellerimden kaydığını gördüm,inanamıyordum kendime parça parça oluyordu avuçlarımın içinde,her gün geldiğim bu parkta oturduğum bu bankta her seferinde ayni şekilde gidiyordu ama inanamıyordum gidişine,her seferinde başından yaşıyordum bu olayı, her seferinde aynı şaşkınlıkla kalıyorum,avuçlarımın içinden uçup gidişinin,gözyaşlarımla, çığlıklarımla uğurluyorum,etrafımdaki insanlar bana bakıyor allah'ım dayanamıyorum,kafamı kaldırdığımda ise boş bir bankla karşılaşıyorum ve yine ayni iki insan gelip alıyorlar beni, kollarımdan tutuyorlar,bir şeyler batırıyorlar ve uykuya dalıyorum gözümü açtığımda ise yine delirmemek için girdiğim ve daha çok delirdiğim odada buluyorum kendimi,neyse sevgilim kendine çok iyi bak seni çok seviyorum... İnşallah gelirsin bavulun'la birlikte,seni bekliyorum..

                                                                                                                 19.03.2017
                    

4 Şubat 2019 Pazartesi

 TEMİZ KALBİM GÜZEL KALBİM 
Gökten düşen bir yağmur damlası gibi çakıldım yere,hemde en hızlı şekilde,
Yanağına düşmek isterdim sevgilim.
Anlatamadım gözlerine inandıramadım kendimi.
ne yapmalıydım ki o güzel bakan bir çift gözü güldürebilmek için ne yapmalıydım ki


demek gidiyorsun kal desem kalıcakmısın ?
kalmayacaksın,arkada bıraktın beni
hep en arkalarda
o yağmurlu hava kararmış
griydi
bana gri olma lütfen

söz geçiremiyorum kalbime seni ister gibi bir hali var,
dinletemiyorum ona bak gitti senide benide bıraktı gitti güzel kalbim,temiz kalbim
giderken öldürür gibi bakardı
tamam yaşım on yediydi peki açıklarmısın bana beden kırk beşde' ölürken ruhun on yedide candan çıkmasına ne denir,


öldürdü giderken senideee benideee güzel kalbim,temiz kalbim
bir daha asla sevmiyecekmişsin ,kimseyi onun gibi doğrumu?
bir daha asla güvenmeyecekmişsin her seviyorum diyene
iyide beni hiç seven olmadı ki olur'mu diyorsun bundan sonra?

gecen gece otururken birden geldi aklıma,
sessiz haykırışlara boğdum kendimi
çünkü sesim çıksa annem anlardı
kıyamazdım üzülürdü

bir keresinde ne oldu biliyor'musun?
sesim fazla çıkmış hıçkırıklarımın,
duvardaki izlerim söylemiş anneme
yastığımdaki ıslaklık anlatmış her şeyi..

geldi yanıma acılı bir tebessüm ile üzülme sen kıyamam ben sana dedi
baharın meltemi gibi saçımı okşadı bir eliyle diğer eliyle ise sol gözünden akan yaşı sildi


biri üzüldüğünde sol gözü kızarırmış
ağlamak istediğinde ise ilk damlayı sol gözünden atarmış solundan yaralananlar
sol tarafımızın anlamı büyüktür ağırdır demi güzel kalbim,temiz kalbim

kirlettiler senide,parçaladılar,yaraladılar,en kötüsü'de hiç bir şey yapmadan bir kenara attılar

açmayacağım artık adının geçtiği o defteri,benim o defterde kırgınlıklarım yaralandıklarım var
aslında yırtıp yakacağım diye düşünürken kaldırıp attım en üstlerdeki rafın arkalarına
ve birkaç sözler verdim kendime ne olursa olsun asla o defterin üstündeki toz üflenmeyecek.

Nasıl izah edeyim size?
Benim gecelerim sizlerinki gibi değil,
Her gece farklı birini asıyorum yüreğimde.
Benim gecelerimde filmlerdeki aktörler başrol değil,
İyi adamlar yok,
benim gecelerimin başrolü katil,konusu katliam.
Benim gecelerim normal geceler değil ağır psikoloji ister,
Bir sigara diyip geçme katili olduğum gecenin acısı,
En fazla bir sigara sonra biter...