Hiçlikten Gelen Herşey
10 Eylül 2023 Pazar
İzmarit,Duman,Yalnızlık
İzmarit dolusu bir kül tabağı
Duman kokulu karanlık bir oda
Yalnız kokan koca bir yatak
Ve umutsuzluk dolusu küçük bir beden
Ruhtan bahsetmiyorum bile
Bu kadar acının içinde sıkışıp kalmış savaşmayı bile beceremeyen bir ruh bahsedilmeye değmez diye düşünüyorum. Karanlık gecenin denize vuran manzarasından dökülüyor dizelerim buraya,içimde aylarca sıkıştırıp gömdüğüm acılarımdan dökülüyor kan dolu kelimelerim.
Düşmek demişler düşmek,aslında sen kolay kolay düşmezsin de çelme takmıştır birisi ve bak düştün demişlerdir gel elinden tutalım da kaldıralım seni derken birden ellerini çekmişlerdir ve sen tekrar düşmüş olursun,aynı zamanda da bunları göremeyecek kadarda kör,yere çakılana kadar uçtuğunu sanarsın aslında yanında olan insanlarla uçuyorsun ve bu çok güzel bir şey olduğunu düşünürsün ta ki sen yere çakıldığında etrafında sandığın insanların sana yukardan baktığını görene kadar,dizlerin acıyana kadar,nefesin kesilene kadar. Ne zor birşey miş bu düşmek kalkmak da cabası,kendi düşen ağlamaz derler ama aslında kimsenin seni kaldırmaya yardım etmemesine ağlarsın
Gecenin 4ünde
Ay ışığında
Bir elinde şişe
Bir elinde bitmiş sigaran ile
Önündeki manzaraya bakarken bulursun kendini.
Bitmiş,
Tükenmiş,
Sessiz.
Herkes seni manzarayı izliyorsun sanar ama sen o koca şehirde denizin kenarında en kalabalıkların ortasında milyonlarca ışığın karşısında tek başına her ışığını bir derdini yansıttığını görürsün,bu acımasız dünyanın derdinin ne olduğunu anlamaya çalışırsın ama tek bir şey
Tek bir şey takılır kafana...
Onca kalabalıkta senin sırtını yaslayacağın bir duvardan başka birşeyinin olmadığını.
Daha da karmaşıklaşır ışıklar,birbirine girer bütün hepsi ve bu acımasız dünyanın derdinin ne olduğunu anlama çabası daha da karmaşık hale gelir.
Yanaklarında ıslaklık,
Parmak uçların uyuşuk,
Tokat yemiş bir çocuk misali eve dönersin.
İzmarit dolusu bir kül tabağı
Duman kokulu karanlık bir oda
Yalnız kokan koca bir yatak seni bekler....
3 Mayıs 2022 Salı
19 Şubat 2022 Cumartesi
18 Şubat 2022 Cuma
Biliyorum,bilmiyorum.
Sessiz adımlarla yürüyorum
Issız sokaklara
Durdurak bilmeden yaşıyorum
Ne olacağı belli olmayan yarınlarda
Adım adım her gün yaklaşıyorum
Arsız duygularla
Toprak olacak bedenim biliyorum
Yağmur sonrası kokusu burnumda
Çınar olup açılacak bedenim biliyorum
Sonsuz topraklarda
Belki bu gün belki yarın son olacak biliyorum
Karanlık yaşamımda
Nasıl geçicek bu amansız acı bilmiyorum
İçim hep yanmakta
Atlatacakmıyım bu günlerimi bilmiyorum
Yürüyorum karanlıkta.
Ne geçeceğini biliyorum ne de ne zaman biteceğini bilmiyorum
Biliyorum ya da bilmiyorum bilinmezliğin içinde hapsolmuş zifiri karanlıkta ayna arıyorum ,kendimi görmek için bakındığım bu aynalarda, kendi karanlığım da kayboluyorum. Belki bir ışık veya bir kıvılcım yetecek nefes almaya ama gördüğüm benden korkacakmıyım bilmiyorum tek bildiğim var oda acımın sesidir onu da nasıl tarif edeceğimi bilmiyorum.
9 Şubat 2022 Çarşamba
SEVGİLİ BİLGE
-sevgili bilge,ben sana aşkın sevginin yalan olduğunu ve bir hiçlikten ibaret olduğunu söylesem ne yaparsın ?
Yada bütün saf ve temiz duyguların hepnin bir karşılık veya bir çıkar olduğunu söylesem. 22 yaşında bir gencin 1 avuç mutluluk uğruna 15 lira verip içtiği otdan bahsetsem mutluluk için birşeylerden fedakarlık eden bir gençten.
Veya hayatında en azından sevdiği insan tarafından hiç sevilmemiş tek başarısı eve gelirken kavga etmeden gelebilen bir çocuğun mutluluğun yumruklardan ibaret olduğunu söylesem ne hissedersin.
Avuclarını acıp göğe haykırsam bu düzenin bozulması için işe yararmı ki ? Yada isa gibi denizi mi ikiye bölmem lazım ? Bu düzene sevgiyi,iyiliği,aşkı,paylaşmayı nasıl öğretebilirim ? Yoksa benimde onlar gibi olup umursamammı gerekiyor ? Duyguları incinmiş bir babayı anlamamammı yada yanağında beş parmak izi duran bir anneyi dinlememek mi bunları nasıl başaracağım bilge ?
Cevabın yok demi ben bu yüklerden kurtulamıyorum bilge avuclarımda kesiklerim var benim bu düzene doğrultabileceğim tek silahım sözlerim oluyor ama yetmiyor bunlara. Anlatamıyorum kimseye kendimi,kafamın içini herkes bir gösteriş herkes bir kibir gurur peşinde.
Hani sanatçılar ölünce eserleri değerlenir ya belki olurda becerebilirsem ölmeyi buraların değerlenmesini istiyorum. Sosyal medyada viral olsun mesela bakın 22 yaşında bir genç bu düzen uğruna kendine kıydı daha ne kadar birbirinizi kıracaksınız desin. Yada kimse umursamasın ama değer bilen okurlarım olursa sokaklara yazılarımı assınlar.
Artık inancımı bende yitiriyorum bilge.
Kalpsizleşiyorum kendi içimde,yaptığım onca şeyin bir hiçe savurup atar gibi. Sevsem veya sevmesem de birşey değişmiyor dünyamda veya kızsam ya da kızmasam küsesim de var ama hiçbir önemi yok hiçbirinin benim bir önemim olduğunu hissetmiyorum tabi ki etrafımdaki insanlar bunu okuyunca nasıl ya diyebilirler...
Kos kocaman bir ayna koyup önlerine kendilerine bakmalarını istiyorum bilge.
İnsanlar öyle ki herşeyi yapabilirler ama senin yaptığın ufak bir kıpırdama canlarını yakabilir.
Uzaklaşmak istiyorum hepsinden,arkama bakmadan kaçmak nefesim kesilene dek koşmak ayakkabılarım parçalana denk koşmak,çünkü durduğum her an her yer acı veriyor düşüncelerime.
Kırılmak un ufak olmak istemiyorum,mutlulukla baktığım gözlerden ihanet duymak istemiyorum,fedakarlıklar yaptığım koca kumdan kalemi kimsenin yıkmasını istemiyorum artık.
Mutluluğu derinlerime kadar istiyorum bende tek bir hücresi dahi yokken.
Sevgili bilge ben artık kararımı verdim,böyle bir dünyada olmak istemiyorum.
Herşey açık ve net gidiyorum bulduğum en acısız bir şekilde.
Belki bilmediğiniz bir zamanda yavaş yavaş eriteceğim kendimi anlamıyacaksınız bile belki de keskin bir bıçak darbesi gibi bi anda kesilip gideceğim hayatınızdan şokunuzdan tek bir kelime bile edemiyeceksiniz.
Ya güzel bir hava da terk edeceğim sizleri ya da puslu bir günde ama gidiyorum artık düşüncelerim göç ediyor bedenimden bunlar gidişimin başlangıcı.
Bilge oradamısın ?
Üzdüm sanırım seni biraz,amacım bu değildi özür dilerim acılarımız ortak değil belki ama seni acının ufak bir yerinden anlayabiliyorum bilge.
Bir gün bilge olmak dileğiyle
Küçük öğrencin...
29 Ocak 2022 Cumartesi
23 Kasım 2021 Salı
Sessiz Fırtına...
Çok konu var içime sıkıştırıp attığım
Yazmayacaktım aslında ama duramıyorum
Zamanı geçmiş konserve gibi köpürüp taşıyorum kendi içimde,ama göremiyorlar...dı
Öyle çok doldurmuşum ki içime kimsesizliği sessizliği öyle çok yaralarıma tuz basmışım ki acımıyor artık canım,donup kalıyorum.
Şaşırmıyorum,üzülmüyorum,kızmıyorum,sinirlenmiyorum kafamı önüme eğip sigaramı yakıp deriiinn bir nefesle içime çekip yoluma devam ediyorum öyle hazırlamışım ki kendimi insanlara hayata karşı hiçbir duyguyu gösteremiyorum öyle katılaşmışım ben bile çözemiyorum kendimi...
Aslında yağmurda saatlerce ıslanıp boğazım parçalana dek bağarıp yorgunluktan uyuyakalacak kadar ağlamak istiyorum içimde kopan fırtınanın sadece yapraklarını görseniz arkanıza bakmadan kaçarsınız ve ben bu şekilde devam ettikçe ,kendi hayatlarınız'da beni görmeden yaşamaya devam edeceksiniz.....
Kartlarımı açık oynamaya karar verdiğim zamana dek.
İşte o zaman kaşlarınızı kaldırıp ,gözlerinizi patlatarak şaşkın bir yüz ifadesiyle suratıma afal afal bakıyor oluyorsunuz, nasıl ? Diyorsunuz, o kadar hiçleşmişim ki size karşı, bunu hiç beklemiyorsunuz bile, herkes sırayla gülerek kartlarını açarken, bende kartımı ortaya koyup arkama yaslanıp umarsızca sigaramı içiyor oluyorum, ve siz şaşkınlığınızla masada kalıyorsunuz, alın bütün bahis de sizin olsun diyip istemiyorum hiçbirşeyinizi...
Peşime düşüp nasıl diye soruyorsunuz, halbuki ben herşeyi gözlerinin önünde yapmışken, nasıl diye soruyorsunuz ,o kadar alışagelmişsiniz ki, o kadar hiçleşmişim ki gözünüzde ,benden hiçbirşey beklemeyip, hiçbirşey yapamaz o zaten diyip ,bakmaya tenezzül bile etmiyorsunuz,kendi oyununuzda ,kendi kurallarınızla ,oynamaya devam ediyorsunuz ,oyuna benim dahil olduğumu unutup...
Ben sizin gözünüzün önünde göreceğiniz herşeyi yaparken, siz bakmaya bile tenezzül etmediğiniz o şaşkın ve üstüme titrek bakışlarınızı alın benden ve bana gelip nasıl diye sormayın. Peşime düşmeyin, benimle kartımı gösterdikten sonra ilgilenmeyin bu beni içinden çıkılmaz duruma sürüklüyor ve daha da çok canımı yakıyor....
Bu yazdıklarım belki bir son değil ,belki de bir sonun başlangıcı, bilemiyorum bana dedikleri gibi ,bilsem inan ki söylerim ama bilemiyorum neyin, ne zaman ,nasıl olacağını, bilemiyorum bana inanmayabilirsiniz yada inanabilirsiniz, sizi bir sonuca kavuşturacağım ama iyi mi değilmi bilmiyorum yada iyiyse kime göre ne iyi kime göre ne kötü olur onu da bilemiyorum ,sadece kafamı kurcalayan tek bir soruya odaklıyım, oda ne biliyor musunuz ?
Ben bu hayatı nasıl yaşayacağım, inanın bilmiyorum, sevginin ,saygının ,fedakarlığın sınırını bilmiyorum ve bu şekilde incinmeden incitmeden nasıl yaşayacağım bilmiyorum, şuan bir pianonun son notası gibiyim ,hani basıyorlar ve o ses o nota uzunca uzadıkca gider ya sessizliğin içinde aynı o şekilde kendi fırtınamın ve çığlıklarımın sessizliğinde omuzlarım düşük bir şekilde yürüyorum...
Ve yeni bir karar aldım...
Artık yazdığım her yazının sonunda ne olarak yazdığımı yazacağım...
Bu yazımı karanlıkta yürüyen saçı sakalına karışmış üstüne sigara kokusu sinmiş paltosuz gezmekten kambur duran hayatını sokakta geçiren yaşlı bir amca olarak yazıyorum...
Tatlı rüyalar evladım ben biraz dolaşayım sen uyu...
3 Ekim 2021 Pazar
Hissetmek...
Bu kadar acıyı hissetmek ben bunun zorundamıyım, istemiyorum kendi acımı hissetmeyi bile istemiyorum bu kadar acı varken üzerimde ben istemiyorum başkalarının acılarını da hissetmek istemiyorum evet haklısınız insan olduğumuzu gösteriyor ama ben var olmakda istemiyorum,daha ne kadar yanacak canım ne zaman bitecek inanın hiç kestiremiyorum ve çok az bir zamanı kaldı bunun, eğer ki geçmezse ben son vereceğim kendi ellerim ile umarım....
Yoruldum hissettiklerimin ağır gelmesinden yoruldum, saatlerce duşta kalmaktan düşünmekten üzerine düşen suyun ağırlığından bile yoruldum boğazımı sıkan bu acının adını koyamamaktan yoruldum bunca kederi tek kaldırmaktan yoruldum...
Batmak istemiyorum artık daha fazla, batmak değilde herkesin önünde batarken kimsenin birşey farketmemesi kimsenin yardım etmemesi beni üzüyor bu hayat bu kadar zor olmamalı ve yaşamak bu kadar yormamalı
İnsanları tanıdıkça yalnızlık daha güzel gelmeye başlıyor kanmayın sakın. Bu aynı sineğin tadına bakmak için konduğu etçil çiçeğe benziyor gittikçe daha kötü oluyorsunuz güzel geliyor ama bir süre sonra yanan canınıza, sırtınızda ulaşamadığımız yaranıza, kimse melhem sürmüyor, sırtınızda olduğu içinde kimse görmüyor, işin sonu buralardan gitmek oluyor..
Ve hissettiğin kadar hissedememek ne demek bu şimdi diyorsunuz. Acıyı hissetmeye o kadar alışıyosunuz ki, başka bir duygu hissedemez oluyorsunuz, kimseyle mutluluğu hisedemiyorsunuz, kimseye karşı bir aşk duygusu hisedemiyorsunuz, o kadar acı ki hem bilenip hem köreliyosunuz yani ben öyle oluyorum o kadar alışmışım ki karanlığa, biri perdeleri açtığı zaman saklanacak yer arıyorum, acı duygun o kadar ağır basıyor ki, başka hiçbir duygu seni içine çekemiyor.
Ne acıya alışın ne de başkalarının acısı olun, dümdüz olduğu gibi yaşayın gitsin işte, gülün mutlu olun bunu yerin en dibinde olan bir adam olarak yazıyorum size, hayat üzülmek için çok kısa ve ben o kısa kısmını doldurmuş bulunmaktayım en kısa zamanda gitmek üzere hoşcakalın...
30 Temmuz 2021 Cuma
16 Şubat 2021 Salı
Tükeniyorum
kafamın içindeki sorulara cevap veremiyorum artın lavinia,
nasıl bitecek bu karanlık?
hep bir hiçin ortasında asılmış duruyorum öylesine,
ömrümden insanlar gelip geçiyor,
başımın çıkmaz olaylarının kat sayısı artıyor,
evet lavinia sende cevap veremiyorsun artık,
kalmışım öylece boşlukta,
ihtiyacım olan ihtiyaclarım beni bulamaz olmuş,
yorgun düşmüş bedenim yarından umut bulamaz olmuş,
lavinia nasıl çıkıcam ben bu karanlıktan ?
ya yakıcam kendimi aydınlansın ortalık huzura ersin bu bedenim,
ya da asıcam hayallerimi tavana gölge olsun nefesim,
nasıl kavuşucam ben lavinia sana ?
sessiz adımlarını kimler görebilecek artık?
kanlı gözlerimden kimler anlayabilecek ıssız düşüncelerimi?
ben artık anlaşılmak istiyorum lavinia
baktıklarımla anlatmak istiyorum,
öyle bir derinleşmişim ki kendime , kendi kendimin içinde,
ne boğulabiliyorum bu okyanusta nede yukarıya çıkabiliyorum.
Bitmiyor bu amansız serüven,
her yeni bir gün bir şeyler kazandırır diyorlar,
oysaki bana insanların zalimsizliğinden başka bir şey kalmıyor,
karnımı yediğim kazıklarla doyurur oldum,
söylenen sözleri kafama sıkarak kafamı dağıtır oldum,
insanlar beni paramparça ederken bile ben onları incitmemek adına hala yanlarında durmaya çalışmak beni bitirir oldu,
oysaki bitmiş halimle hala birilerine umut olmaya çalışıyorum o kadar dağıtmışım ki ,
umut denen fakirin ekmeğini herkesi zengin eder olmuşumda bana bir kırıntısı bile kalmamış,
savaşıyorum içimde o kızgın tarafımla,
sus diyorum her gece vuruyorum kafasına rahmetli babamın derinlemesine sözleriyle,
bak o kaldırdı bu yükü bu yaşına kadar incitmeden kimseyi sende yaparsın diyorum,
ne birinin gönlüne yük oldu nede saçına ak,
ama durmadan konuşuyor namussuz ''o yüzden bu kadar erken bırakıp gitti değil mi ?'' diyor bana,
cevapsız kalıyorum yine yazımın başında dediğim gibi ,
çıkmaza giriyorum,
babamın çok aldığı için kızdığım kara şişeyi alıyorum elime nefessiz nefessiz yudumluyorum,
gözlerimi dolduruyorum,
ben babamı şimdi anlıyorum,
meğersem gönlünü uyutuyormuş,
susturuyormuş hepsini,
insanız yaparız diyormuş,
kim bilir ben neler yaptım diyormuş.
Ama ben tükeniyorum baba kendim yanına geliyormuş gibi hissediyorum.
Eğer olurda içimdekini dinlersem affet babam seni çok özledim...
6 Aralık 2020 Pazar
Çok Uzağız Kalplerimize
neden insanlar bu kadar uzaklar kalplerine , zayıflık sanıyorlar birini mutlu etmeyi ve sevmeyi.
Bu kadar acımasız olmayı neye borçlular acaba ?
merak ediyorum sadece insan 'lar neden bu kadar uzaklar kalplerine ve duygularına bu bir kötülük olmaması gerek , neden bir insan bir kaldırımın kenarına çöküp hiçbir kediyi köpeği sevmiyor , insan demiyorum çünkü devrimiz kadın cinayetleriyle dolu bir devir insanları sevmek ten bahsedemeyiz o yüzden adını kalplerimizden çok uzağız koydum ya. İnsanın insanı sevmesinden vazgeçmişim ki artık hayvanlardan bahsediyorum hoş onlara 'da iyi davranan yok bunu neden yapıyoruz kendimize , hiç mi bir şarkı açıp uzaklara dalmıyorlar duygularını hissetmiyorlar veya hiç mi yalnız başlarına ben ne yapıyorum diye yürüyüşe çıkmıyorlar çok üzlüyorum bir insanın kendine bu kadar uzak olmasına. çok uzağız kalplerimize makam,mevki,itibar uğruna kalplerimizi kırıyor birbirimizi aşağılıyoruz oysaki birbirimize biraz sevgi biraz saygı duysak her şey düzelecek gibi değil mi bunu neden yazdığımı 'da bilmiyorum muhtemelen sıkılmışlıkla yazıyorum ama insanlardan cidden çok sıkıldım o kadar boş şeyler için üzülüyor sıkılıyor kafaya takıyorlar ki tabiki herkesin derdi kendine büyük ama derdinin acısını neden başka bir insandan çıkartacak derecede büyütüyorlar ki benimde var mesela bir sürü derdim peki ben neden insanlardan çıkartmıyorum acısını yakmıyorum canlarını daha çok kendi derdimi bir kenara bırakıp derdi olan insanlara çare bulmaya gidiyorum. Acaba kendimimi kullandırtıyorum insanlara yada derdim büyük olduğu için , onu düşünmemek içinmi başka dertlere odaklanıyorum bilmiyorum ama bir insanın kalbini kırmadığımda kesinleşelim mesela derdim yüzünden bir insana zarar vermekten kaçmak için kız arkadaşımdan ayrılmıştım çünkü kafam kaldırmıyor ve onunla ilgilenemiyordum onun bakış açısından bakınca belki kalbini kırmışımdır onu bensiz bırakarak ama beraber olsaydım işgence etmiş olacaktım değilmi hayat hep bir bakış açılarıyla dolu mesela ben kendime baktığımda bir okyanus görüyorum dışardan bakılınca o kadar huzurlu sonsuz güzel gözüküyor ama derinliklerimde çok dert sıkıntı acı keder dolu olarak aslında insanlarda kendine bakmalı bir süre en azından düşünmeli arkadaşlar hiçkimse okumuyor buraları arkadaşlar demem ne güzel demi buda bir umutur bakın mesela belki bir gün anlarlar beni diye işte yazımın başında kötü olarak ta nitelendirdiğim insanlar aslına kötü değiller bir bakış açısı lazım onlara ama bu hataları yapmadan önce bulmam gerek sizi, ben ne anlatıyorum neyse siktir edin yakın bi sigara iyi olun iyi kötülüğün bir yararı yok başınızı şefkatle okşayacak bir insan yok etrafınızda iyi olun güzel bir gönülde yer bulun siktir edin geri kalanını geri kalanı bir şekilde gelir hadi zıbarın ben zıbarıcam öptüm.
28 Kasım 2020 Cumartesi
Sana Hissedeyim.
Kuyuda bağırıyorum sessizce,
Duyuluyor mu acımın tınısı kulaklarında ?
Yankılarcasına.
Beni hisset, bana dokun.
Uzaktanda olsa yüreğime gel.
Bak ve izle yaralarımı,
Al avuçlarına her biri kar tanesi olan tuzlarını,
Acıma, acıtma bas yarama tuzlarını.
Yaksın kavursun.
Acımın önüne geçsin,
Gözlerinin parıltısı.
Çek al beni bu kuyudan.
Al ki sana dokunayım.
Sana hissedeyim.
18 Ekim 2020 Pazar
ZİNCİRDEN URGAN
Zincirden bir urganım var tam karşımda asılı,
süslü duvarımın yamacında duruyor
aynı gri havada balkonda açan çiçekler gibi.
zincirli bir urganım var tam karşımda asılı
öyle sert öyle keskin duruyor ki bakışları,
yaklaşsam öleceğim düşsem öleceğim
aynı sen ve aşkın gibi
zincirli bir urganım var karşımda asılı
dokunsam buz gibi boynumu geçirsem yumuşacık
dokunsam donacağım bakakalsam eriyeceğim
aynı sen ve kalbin gibi
zincirli bir urganım var karşımda asılı
öyle dolanmış ki, halatına sarmaşık misali
izlesem aşık olacağım kafamı çevirsem pişman
aynı sen ve güzelliğin gibi
zincirli bir urganım var kaşımda asılı
dışarıdan sert ve soğuk duruyor
korkutuyor bakışları beni
aynı sen ve gözlerin gibi
ne kadarda korkunç demi
ölüm de sen gibi yaşamakta
zincirli bir urganım var karşımda
aynı ölümle yaşamak gibi.
9 Nisan 2019 Salı
27 Mart 2019 Çarşamba
20 Mart 2019 Çarşamba
- Bir şarkın olsun. Senin olsun. Hayatına her giren insana ''bu benim şarkım bak'' diye dinlet. Bir gün o kişinin hayatından çıktığında bir radyoda denk gelirse, seni hatırlasın.
- Tek bir parfümün olsun. Özdeşleşmek iyidir. Dünya bu illa ki bir tek sen kullanmayacaksın. Öyle bir sana ait olsun ki, bir yabancıda bile duysa ''acaba burada mı'' diye kokuyu duyanının gözü seni arasın.
- Bir tane en yakın arkadaşın olsun. Sadece kötü günde değil, iyi günde de aradığın ilk kişi olsun. Birlikte düşün, birlikte kalkın. Birbirinizi toparlayın. Yaralarınızı sarın. Herkes gittiğinde ''şanssızlığınıza'' biraz gülün, biraz ağlayın.
- Bir tane çok büyük aşkın olsun. Rakıya bahane olsun. Bir dönem çok sevmiş ol, bir dönem nefret etmiş. Her şey küllendikten sonra tebessümle hatırla. Biraz da bir yanın acıyarak. ''O olsaydı nasıl olurdu acaba hayatım?'' diye sorgulayarak. Artık bir şey hissetmesen de ''başına bir şey gelse yine de ilk ben koşarım'' diyecek kadar. Unutma, masallar mutlu sonla, efsaneler kavuşamamakla biter.
- Bir evlat edin. Bir kedi, bir köpek. Kapılarını aç. Senden olmayan ama senin ilgine , bakımına muhtaç bir kalbin atışlarını ellerinde hisset. Bir canlının hayatını değiştirmek acayip bir şey. Birinin kahramanı olmak bundan büyük bir duygu yok. Sevmek çok güzel, Her koşulda sevmek.
- Bol bol kitap oku biri seni derinden etkileyene kadar oku. Onu bulduğunda kimseyle paylaşma. O hikaye senin. Beğenmediğin sayfayı yırt , sevdiğin sayfaların köşesini kıvır. Başucunda dursun. Belki bir gün biri güzlüce o sayfaları keşfeder. Seni daha iyi tanıma imkanı olur.
- Samimi bir restaurant edin. Patronundan garsonuna kadar tanı. Kafan mı bozuk, mekan mı dolu , sana yer açacakları kadar müdavimi ol. Bir masan olsun hep oturduğun. Bir başına gitsen bile başına bir şey gelmeyeceğini bil. Bir gün belki kapanır ya da yıkılır. Ama sen önünden her geçtiğinde ''burada eskiden hep bir yerim vardı'' dersin.
- Bir hobin olsun. Kaçmak için. Hiçbir şey düşünmediğin. Dünyadan uzaklaşabildiğin. Onunla övün. En iyi yaptığın şey olsun. İnsanlar şaşırsın. Senin için çocuk oyuncağı olsun.
- Bir şey iste. İmkansız olsun. Peşinden koş. Yorul. Defalarca vazgeç. Defalarca dene. Susmanın çaresizliğinde yaşa bağırmanın da. Uykuların kaçsın. Düşündükçe saç diplerin bile uyuşsun. Her ne ise bu istediğin, aşk da olur iş de. Bağrına taş bas gerekirse. Yeter ki gece yatağında ''ben elimden geleni yaptım'' de. Bazen kazanamamış olsan da, bir şeyi delice istemenin limitini görmek de zaferindir.
- Vakit ayırdığın bir ailen olsun. Yarın kaybettiğinde keşke daha çok zaman ayırsaydım demeyeceğin. Pişmanlık kötüdür. Bir daha geri getirmeye gücünün yetmedikleri içinse, işkence. Kıymetini bil. Yarın ne olacağı belli değil. Kalp krizi dediğin bir kaç saniye. Kalp kırma.
- Sınırların olsun aşılamayacak. Duvarların olsun yıkılamayacak. Herkes bilsin. Ona göre davransın. Bir alanın olsun metre karesi dert değil. Kapısını kapattığında gerçek sen olabildiğin. Dört duvardan birinin dibine çöktüğünde ağlayabildiğin. Güçsüzlüğünü yaşayabildiğin. İnsan en çok kendini özlüyor çünkü.
- Bir sevdiğin olsun tabi. Belki hayallerindeki gibi olmaz koşullar ama bir şeyleri birlikte var etmenin tadı bir başka. Para amaç değil araç olsun mutluluğuna. Olmadığı zaman da elindekini cömertçe paylaşabil. En çok onla gül. Saatlerce muhabbet edebil. Birbirinize ulaşamadığınızda, ''başka biriyle mi acaba'' diye değil ''başına bir şey mi geldi '' diye endişelen. İlişkini başkalarıyla kıyaslama. Biri sevdiğini daha çok söyler, biri daha çok gösterir. Sen de biri eksikse bu seni daha az seviyor demek değildir. Telefon karıştırmakla ömür geçmez. Bir insan bir şey yapmak isterse yapar. Kalbin temizse, sen araştırmadan da karşına çıkar korkma. Sonuna kadar güven. Bir gün kırılırsa can evin , o evi elbet yeni bir mimar ayaklandırır. :)
12 Mart 2019 Salı
6 Mart 2019 Çarşamba
25 Şubat 2019 Pazartesi
24 Şubat 2019 Pazar
21 Şubat 2019 Perşembe
20 Şubat 2019 Çarşamba
12 Şubat 2019 Salı
9 Şubat 2019 Cumartesi
diyen herkesin, seni anlamadığını görüyorsun. En
yakınından uzaklaşıyorsun. Yapabildiğin en iyi şeyin,
yazmak olduğunu görüyorsun. Yazıyorsun. Herkesten
saklasan da, gizlesen de tükeniyorsun. Hani o dışarıya
verdiğin mutluyum imajı var ya, içini yiyip bitiriyor. Biri
gelse ve gerçekten de tam anlamıyla yanında olsa,
düzeleceksin gibi geliyor. Ama o kadar çok yenilgiye
uğradın ki sevmede, değer vermede, bir yanın hep
kimseye güvenme diyor. O yanına yenilmeye başladığın
zaman, asıl acıları tatmaya da başlıyorsun. İşte o anlar
kalbinin, aklını yendiği anlar oluyor. Ve
7 Şubat 2019 Perşembe
6 Şubat 2019 Çarşamba
5 Şubat 2019 Salı
Cebimde 2 kuruşluk sigaram vardı,bir de resmin,arkandan gelirken yavaş yavaş,durdum ve izledim,rüzgardan savrulan saclarını bile,ah tanrım nasılda güzelsin arkandan bile,yaklaştıkça rüzgar kokunu getiriyordu burnuma,her adımımda daha çok yoğunlaşan,yaklaştıkça daha çok hızlanıyordu kalbim,terlemeye başlıyordu avuç içlerim,simdi bu kız benden gidecek mi diye bitirip duruyordum kendi kendimi,yapamaz falan filan derken bir anda karşısında anlamsızca yüzüne bakarken buldum kendimi,oturdum yanına,yavaş yavaş ve derin bir nefes alarak, hala kafamın içinde aynı soru bu kız benden gidecek mi ?Yakıştıramıyordum ona gidişi,bir anda sol göğsümde bir sızı belirdi anlamsızca,içimi tuhaf bir his sardı,kafamı çevirip bir daha baktım gözlerinin içine,bana bakıyordu ıslak kirpikleriyle birlikte,en son ağladığında yanımdaydı 3 yıl önce mutluluktan ağlıyordu ve göz yaşlarının döktüğü kirpik hala bende, sevdiğim ne olur gitme diyordu gözlerim ona,o ise bana sanki artık çok geç der gibi bakıyordu,sarılmak istiyordum o hep sevdiğim kokusunu içime çekerek sarılmak. Mutluluktan havalara uçmak istiyordum 2 gün önceki gibi,nereden çıktı ki şimdi bu ayrılık,ben sensiz ne yapıcam ki,yalnız insan nefessiz yaşar mı,benden boğulmamı istiyordu herhalde,ama bu kadarda acımasız değildi ki nasıl yapardı bunu,neyse hala bakıyordu gözlerimin içine bir anda nasıl olduysa sol gözünden bir damla yaş aktı sanki yüreğimi deliyorlardı nasılda acıyor canım,kelimelerim yetmiyor ki dur demeye,hemen öldürdüm o yaşı,daha yanaklarına varmadan,elim yanağında kaldı çekemedim,elini getirdi sanki yuvasını bulmuş gibi kapattı gözlerini,nasıl gidebilir ki böyle bir insan inanın kafama silahı dayasa gıkım çıkmaz,oturur ellerinin güzelliğini seyrederim,sırtını dönse,sırtını öperim,kirpiklerimiz birbirine değecek kadar yakınlaşsak,gözlerinden öperim,böyle bir sevdaydı ama nasıl gidebilir ki, inandıramıyorum bir türlü kalbime şu lanet olayı,ben kendi içimi susturmaya çalışırken bir anda ellerimden kaydığını gördüm,inanamıyordum kendime parça parça oluyordu avuçlarımın içinde,her gün geldiğim bu parkta oturduğum bu bankta her seferinde ayni şekilde gidiyordu ama inanamıyordum gidişine,her seferinde başından yaşıyordum bu olayı, her seferinde aynı şaşkınlıkla kalıyorum,avuçlarımın içinden uçup gidişinin,gözyaşlarımla, çığlıklarımla uğurluyorum,etrafımdaki insanlar bana bakıyor allah'ım dayanamıyorum,kafamı kaldırdığımda ise boş bir bankla karşılaşıyorum ve yine ayni iki insan gelip alıyorlar beni, kollarımdan tutuyorlar,bir şeyler batırıyorlar ve uykuya dalıyorum gözümü açtığımda ise yine delirmemek için girdiğim ve daha çok delirdiğim odada buluyorum kendimi,neyse sevgilim kendine çok iyi bak seni çok seviyorum... İnşallah gelirsin bavulun'la birlikte,seni bekliyorum..
4 Şubat 2019 Pazartesi
Benim gecelerim sizlerinki gibi değil,
Her gece farklı birini asıyorum yüreğimde.
Benim gecelerimde filmlerdeki aktörler başrol değil,
İyi adamlar yok,
benim gecelerimin başrolü katil,konusu katliam.
Benim gecelerim normal geceler değil ağır psikoloji ister,
Bir sigara diyip geçme katili olduğum gecenin acısı,
En fazla bir sigara sonra biter...